Terör örgütlerinin ‘rehabilitasyon’ görevi var mıdır?
PKK’nın Afrin şehir merkezini boşaltıp gitmesi bazıları için büyük bir sürpriz oldu. Çünkü harekâtın propaganda cephesi PKK’nın şehri sıkı biçimde savunacağını ve...
PKK’nın Afrin şehir merkezini boşaltıp gitmesi bazıları için büyük bir sürpriz oldu. Çünkü harekâtın propaganda cephesi PKK’nın şehri sıkı biçimde savunacağını ve TSK’ya büyük kayıplar verdireceğini ileri sürüyordu. Bu gelişme kısa sürede hükümeti sarsacak, hatta “madara” edecekti. Öyle olmadı. PKK bazılarının duygularını, arzularını tatmin edemedi. Tersine, artan maliyeti azaltmak için yarı yolda çark etti. Konuya “kitabına” göre yaklaşmaya mecbur kaldı.
Afrin şehir merkezinin terk edilmesi bazı çevrelerde umutsuzluğu artırdı. Terör örgütünün üst düzey sorumluları “umutsuzluk” havasını dağıtmak için iki hedef gösterdiler. Birincisi, Afrin’den tamamen çekilmediklerini, artık mücadeleyi “gerilla” biçiminde sürdüreceklerini ilan ettiler. Yine oldukça iddialı bir tez ileri sürerek, “Afrin’i terk ettik ama Şemdinli’yi alacağız” dediler. Terör örgütlerinin bu tür açıklama yapmaları, denemeye kakışmaları işin doğasında var. Yine de öğretici olması bakımından çekilme kararını mercek altına almak faydalı olur.
PKK terör örgütünün kararını etkileyen birden fazla neden sayabiliriz. Özellikle askeri ve politik nedenler dikkat çekici. Esasen, PKK gibi sınırlı kaynaklara sahip bir örgütün, Kandil’den 1400 kilometre uzakta ve izole Afrin’de konvansiyonel bir ordu gibi savunma yapmaya kalkışması askeri/politik mantıkla izah edilemeyecek, akıl dışı bir tutumdu. Sanırım örgüt biraz da uluslararası medyanın şişirmesiyle dolduruşa geldi. İki ay sonra ayıkmış olmalı ki “maceracılığın” artan maliyetiyle şehri terk etmek zorunda kaldı. Nitekim PKK’nın son beş yılda Türkiye, Irak ve Suriye’de verdiği kayıplar örgütün telafi edemeyeceği kadar fazlaydı. Bu bile tek başına “Afrin’i savunma fantezisine” mani olmalıydı.