Haydi, sonsuz cennete...
Cennetin kapılarının açıldığı ramazan ayınca siz de sinenizi açın. Dilinizi, kalbinizi, gözünüzü ve sözünüzü temizleyin. Sadece O’na yönelin, her şeyi geride brıakın....
Cennetin kapılarının açıldığı ramazan ayınca siz de sinenizi açın. Dilinizi, kalbinizi, gözünüzü ve sözünüzü temizleyin. Sadece O’na yönelin, her şeyi geride brıakın. Unutmayın, cennet önünüzde cehennem arkanızda. Bu ramazanla birlikte artık sadece önünüze bakın… Yüce Rabbimiz bize yine rahmet edecek. Yine cennet kapılarını açacak. Yine şeytanlara zincir vuracak. Yine merhametiyle muamele edecek. Yine melekler inecek. Yine aramıza dağılacak ve "Ya Rabbi şu tövbe eden tövbekârlara rahmet nazarıyla bak" diyecek. Yine Rabbimiz yer semasına tecelli edecek. "Yok mu bağışlanma dileyen bağışlayalım" diyecek, "Yok mu rızık isteyen, rızık vereyim" diyecek, "Yok mu rahmet dileyen rahmet edeyim" diyecek. Kardeşlerim. Cennet kapıları açıldı. Ziyaretçilerini bekliyor. Yok mu burası için gayret eden, yok mu burasını özleyen, yok mu yanıma gelecek olan diye sesleniyor. Cennetin sonsuz ırmakları, nihayetsiz güzellikleri, sınırsız nimetleri, bahçeleri, bostanları, miskten daha güzel kokuları sizi bekliyor. Siz cenneti özlüyorsunuz belki ama esasen cennet sizi özlüyor. Tıpkı cennetin Hz. Ali'yi özlediği gibi. Cehennemden uzaklaşmaya hazır değil misiniz? Mahşer önünüzde. Yakın. Ölüm de, yaşam da o kadar yakın, o kadar acil, o kadar apansız. 'Cennet birinize ayakkabısının bağları kadar yakın. Cehennem de öyle' demiyor muydu Hz. Resul. Gelin bu mevsim Rabbinizle ahdinizi yenileyin. Sözünüzü tekrarlayın. Ahd-u cezmu kast ettim deyin; tam bir kararlılıkla söz verdim deyin, mümin olmaya, mümin kalmaya. Cennete talip olmaya. Günahlara dönmemeye söz verin.