Kocamış kadının imanı
Annelerimizin imanı; sağlam, temiz, katışıksız, samimiydi. Bin dereden su getirmezlerdi. İhanet düşünmezlerdi. Yüce Rabbe tam bağlıydılar. Kur'an'ı baş tacı yaparlardı. Hz. Peygamber'e (s.a.v.)...
Annelerimizin imanı; sağlam, temiz, katışıksız, samimiydi. Bin dereden su getirmezlerdi. İhanet düşünmezlerdi. Yüce Rabbe tam bağlıydılar. Kur'an'ı baş tacı yaparlardı. Hz. Peygamber'e (s.a.v.) müthiş bir sevgiyle bağlıydılar. Kur'an-ı Kerim'i heva ve heveslerine göre yorumlamazlardı. Sinsi değillerdi. Peygambersiz bir dinin temelini atmazlardı. Hadis inkârcılığını dinin curuflardan temizlenme gerekçesi saymazlardı.
Kendilerinden olmayanlara hayatı daraltmazlardı. Ayrı bir hizip olmaya çabalamazlardı. Şeytanlık düşünmezlerdi. Güçleninceye kadar sevecen ve kuşatıcı, güçlendikten sonra insafsız birer silahşor kesilmezlerdi.
Ahir zamanda, değişik düşüncelerin, tahrifat ve tahribatların çok olduğu fitne döneminde, Kur'an'ın Kur'an'a karşı kullanıldığı, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) hadislerinin, şefaatin, kabir azabının, kaderin inkâr edildiği çağımızda; sağlam itikada bağlı köylü kadının teslimiyeti gibi tertemiz bir yürekle dine inanın, anlamındaki hadis her ne kadar kaynak itibariyle tartışılmışsa da mana itibariyle doğruya parmak basmıyor mu? (Kenzul Ummal, 1/179/904; Deylemi, 1/256; no: 996; Acluni, 2/83)
Buna göre: Ahir zamanda, köyde kocamış tertemiz kalmış köylü kadının imanıyla Allah'a ve Peygamberine bağlanın, buyrulmuş. Bu söz, hadis olmasa da hatırlatmaya değer güzel bir tespit değil mi? Bunca kitap devirdiğini söyleyenlerin imanı neye benziyor sizce?