Ümmetin en emini: Ebu Ubeyde
Bir gün Hz. Peygamber'e kıyametin belirtilerini sordular. Peygamber'imiz belirtilerden birini ön plana çıkarıp şöyle buyurdu: "Herhangi bir iş, görev ehil olmayana teslim edildiğinde kıyameti bekle." Aslında Peygamber'imiz bununla...
Bir gün Hz. Peygamber'e kıyametin belirtilerini sordular. Peygamber'imiz belirtilerden birini ön plana çıkarıp şöyle buyurdu: "Herhangi bir iş, görev ehil olmayana teslim edildiğinde kıyameti bekle." Aslında Peygamber'imiz bununla vicdanın ve ahlakiliğin kıyametini kastediyordu. Emanet boşluğa savrulduğunda, insanlık onurlu yaşamın ipini çekmiştir demek istiyordu.
Tarihte bu anlamda, yani emanete sahiplenme anlamında örneklik oluşturan olaylar ve kişiler vardır. Emanetin çok da önemsenmediği dünyamızda bu örneklerden birini sizinle paylaşmak istiyorum. Buradaki "emanet" kavramı, siyasi veya bürokratik bir tercihi yansıtmıyor sadece. Sınırları çok daha geniş ve kapsamlıdır. Babalık, annelik, komşuluk, idarecilik, akıl, vicdan, iman ve daha nicesidir. Bunlardan hepsi birer emanettir. Televizyon ekranı bir emanettir, vaaz kürsüsü bir emanettir, gazete köşesi bir emanettir.
HERKES HEYECANLI
Bir gün Medine'ye Necran Hıristiyanlarından bir grup gelir. Hz. Peygamber'le uzun görüşmelerde bulunurlar. Sonradan Hz. Peygamber'den (SAV) kendilerine İslam dinini anlatacak ve yaşatacak "emin-güvenilir" bir isim isterler. Hz. Peygamber onlara şöyle cevap...