Cameron’un ‘tatlı’ zaferi
Prenses Charlotte Elizabeth Diana kraliyet ailesine tam seçim arifesi katıldığında; bu mükemmel zamanlamalı doğumun işbaşındaki muhafazakâr Cameron hükümetin ekmeğine yağ süreceği söylenmişti....
Prenses Charlotte Elizabeth Diana kraliyet ailesine tam seçim arifesi katıldığında; bu mükemmel zamanlamalı doğumun işbaşındaki muhafazakâr Cameron hükümetin ekmeğine yağ süreceği söylenmişti.
Buna “feel good factor” diyorlarmış.
“Umut/iyimserlik faktörü” diye çevirebiliriz.
Prenses Anne’dan bu yana kraliyette ilk kez bir “prenses”in doğması, İngiltere’de bayram havası estirmişti…
Yorumcular bunun umulmadık bir “iyimserlik faktörü” yarattığını ve bundan da işbaşındaki hükümetin, Cameron’un yararlanacağını söylemişlerdi.
Bu işte müthiş şans.
Siyasette böyle şanslı olmak çok önemli.
Cameron’un kuşkusuz şansı yaver gitti. Ama İngiltere başbakanının beklenmedik zaferini sadece Prenses Charlotte’un leylekleri getirmedi.
Zaferde bir numaralı etken ekonomideki toparlanma.
İngiltere’de yüzde 2.7 olan büyüme hızı; (yüzde 1.5’lik) AB ortalaması üstünde.
İşsizlik de Avrupa ortalamasından (yüzde 11.3) gene bir hayli düşük, yüzde 5.6 civarında.
En önemli “feel good factor/umut kaynağı” haliyle bu.
Seçmenler son kertede ikna edici bulmadıkları muhalefet lideri Ed Milliband’a karşı, Cameron’la bir dönem daha devam etmeye karar verdiler.
Solun hezimeti
“Kızıl Ed”in vaktiyle kardeşi David’i saf dışı bırakarak partiyi ele geçirmesi belli ki “güven aşılamaya” yaramadı.
Ayrıca sol liderin hükümeti kurabilmek için İskoç milliyetçilerinin desteğine gereksinim duyma olasılığı da lehe işleyen bir etken olmadı.
İngiliz seçmeni, İşçi Partisi’nin bu sebeple İskoçya’ya gereksiz tavizler vermesinden çekindi.