Kayıp Avrupa’nın peşinde
“Elbette Batı’da ağlayan bakanlar, evini göçmenlere açan politikacılar, para yardımıyapan ünlüler ya da yakın çevremde gördüğüm kamplara gidip oradaki insanlarayardımcı olmaya...
“Elbette Batı’da ağlayan bakanlar, evini göçmenlere açan politikacılar, para yardımıyapan ünlüler ya da yakın çevremde gördüğüm kamplara gidip oradaki insanlarayardımcı olmaya çalışan iyi yürekli Avrupalı arkadaşlarım var...” diyor değerli okurumTolga Tanrıkorur ve “Aylan” yorumlarım için şu değerlendirmeyi yapıyor: “
Ama son göç durumunu buz gibi soğuk karşılayıp sessiz kalan ya da utanmadan bu göçmenlerden nefret eden ciddi bir kitle mevcut Avrupa’da -ki siz de bu konuya(‘Göçe bakışta yüzde 81 Aylan’dan hiç etkilenmedi’ diyen Figaro okurları... Sağnak 5 Eylül, NC) değindiniz.
Bu kitle etraflarında kara derili, siyah gözlü ve fakir göçmen görmek istemiyor.Doğuluların Doğu’da kalmasını istiyorlar. Uzun lafın kısası gücün hükmettiği reelpolitik durum ve davranış şekilleri yine değişmeyecek. Doğu’nun ve kısmen deBatı’nın parçası olan Türkiye’nin kendisini de menfi etkileyen göç ve diğer güvenliksorunlarının çözümü için Batı dünyasının içerisinde bulunduğu son durumu reelpolitik çerçevesinde çok iyi anlaması ve lehine kullanması gerekiyor.
Şöyle ki, sadece son göç sorunu değil Rusya ile yaşadıkları Ukrayna krizi de Batı’nın Doğu Avrupa çeperinin ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi. Batı batılılarınzannettikleri kadar Doğu’dan uzak değil. Rus tankı, cihadist bir sapkın ya da Suriyeligöçmen Berlin’den bir adım ötede. Özetle, Avrupa ciddi bir güvenlik sorunu içerisinde. Bu tespitten hareketle, Türkiye’nin AB üyeliğini kuvvetlendirecek şekilde bu zafiyeti çok iyi anlayıp lehine kullanması gerekiyor. AB’nin parçası olup demokratikleşen ve gelişen bir Türkiye sadece AB’ye değil aynı zamanda Doğu’ya da selamet getirecektir.”