Normalleşme ve yeni Türkiye...
Geçen gece “süper dolunay” vardı. İnternet sitelerinde “Hawaii, Capetown, Atacama Çölü, Virgin Adaları, Santa Monica Dağları”nda en güzel ve en net görülecek diye anonslanan bir...
Geçen gece “süper dolunay” vardı.
İnternet sitelerinde “Hawaii, Capetown, Atacama Çölü, Virgin Adaları, Santa Monica Dağları”nda en güzel ve en net görülecek diye anonslanan bir “süper dolunay”...
Dünyanın özellikle önerilen süper egzotik köşelerinde olmasak da, bu harika doğa mucizesini biz de Heybeli’de bir arkadaşın terasından izledik.
Virgin Adaları’nı bilemem ama bizim adalarda gerçekten de şimdiye değin hiç rastlamadığım güzellikte parlak bir mehtap vardı.
Gümüş, tepsi gibi bir ay.
Uzansanız tutacağınız cinsten...
Arkada çamlar, önümüzde deniz ve ayna gibi bir ay ışığı...
Ev sahibi dostumuz “süper dolunayı” kutlamak için terasında eski ahbapları yan yana getirmişti.
Uzun zamandır görmediğim sosyal demokrat bir eski tanıdıkla işte bu “süper dolunay” gecesinde karşılaştım.
Konu süratle yeni hükümete geldi. “Ne düşündüğünü” sorduğumda aldığım yanıt karşısında dumura uğradım.
Solun çaresizliği
Akademisyen ve fevkalade tanınmış bir “siyaset bilimcisi” olan bu eski tanıdığa göre olan biteni bir “Normalleşme şeklinde görmek gerekiyordu”...
Son on yılda yollarımızın hemen hiç çakışmadığı “eski ahbabımız” başka deyişle yaşananları; “Başörtülü olduğu için Meclis’te Merve Kavakçı’nın yemin ettirilmediği bir Türkiye’den... ilk başörtülü bakanın kabinede yer aldığı Türkiye’ye vardık” yorumu ile takdim eden yandaşlardan farksız biçimde... “kaçınılmaz/olması gereken/ve dahi sağlıklı normalleşme” gözlüğüyle değerlendiriyordu.
Saray yorumcularının analizlerinde hayrete şayan olan yan yoktu ama on yıl öncesine değin yaşama aynı yerden baktığım, aynı okullardan geldiğim, aynı arkadaş çevresini ve değerleri paylaştığım bir kimse nasıl olmuştu da benden bu derece uzak bir yere savrulmuştu?
Kademeli İslamcılık
Nasıl olmuştu da “kısası savunan” bir “kadın bakanı” örneğin; “eski Türkiye”nin sevilen ve çok beğenilen solcularından olan bu “siyaset bilimci”si bugün zerre yadırgamadan bu ölçüde “normalleşme” çerçevesine oturtabilir olmuştu?