Soykırım Krizi (II)
Din savaşlarının vahşeti, açık denizler ortasında açlık ve susuzluk, dalgalarla boğuşan kaçak göçmen işçi teknelerini dahi teslim aldı. Şok… şok… şok…haber...
Din savaşlarının vahşeti, açık denizler ortasında açlık ve susuzluk, dalgalarla boğuşan kaçak göçmen işçi teknelerini dahi teslim aldı. Şok… şok… şok…haber, Çizme’de bir yangın hızıyla yayıldı.
Libya’dan İtalya’ya tekneyle ulaşmaya çalışan göçmenler, savaş, sömürü, sefalet, çaresizliğin ortak kurbanları olduklarını unutarak, açık denizde aralarına “Apartheid/ayrımcılık” duvarı çekiyor:
Hıristiyanlar bir yana… Müslümanlar beri yana kümeleniyor.
Sefer sırasında iki grup arasında “din tartışması” çıkıyor.
“Cihat” açan Müslümanlar, Hıristiyanları denize fırlatıyor.
Bilanço, düzineyle Hıristiyan ölü!
Dün İtalyan gazetelerinin manşetlerinde hep aynı çığlık vardı: “Hıristiyan oldukları için denize atıldılar!”…
Dinler savaşının denizde böyle kaçaklara dek sirayet ettiği bir ortamda işte cumhurbaşkanımız çıkıyor “Türkiye’nin, isterse yüz bin (Hıristiyan) Ermeni’yi de ‘deport’ edebileceğini, ama bunu (alicenapça) yapmadığını” söylüyor.