Washington’daki meydan dayağı
Türkiye’nin eskiden bir “imaj” konusu vardı. “İmajımız nedir? Nasıl değiştirilir? İmajımızı iyileştirmek için ne yapmalıyız? Netür hatalar yapmamalıyız?” türünde...
Türkiye’nin eskiden bir “imaj” konusu vardı.
“İmajımız nedir? Nasıl değiştirilir? İmajımızı iyileştirmek için ne yapmalıyız? Netür hatalar yapmamalıyız?” türünde sorularımız, kafa yorduğumuz meseleler vardı.
Askeri rejimin en karanlık dönemlerinde bile “Türkiye’nin imajı” ciddiye alınırdı.
“Kol kırılır, yen içinde kalır” ikiyüzlülüğüyle de olsa dışarıya açık vermemeye, ülkenin ağırbaşlılığını, saygınlığını, itibarını korumaya, karizmayı çizdirmemeye dikkat edilirdi.
AKP yıllarında bu kaygı, “eziklikten kurtulmak” adı altında ortadan kalktı. “İmajımıza dikkat edelim”, “Ayağımıza kurşun sıkmayalım”, “Demokrasi eksikliği yönünde algı oluşturmayalım” kaygıları tarih oldu.
Uluslararası ilişkilerin ölçüleri, dengeleri, değerleri “monşerler kadrosuyla” birlikte elenerek; “Valla bizde böyle!” tarzı dolaşıma sokuldu.
Bu tarzın doruğuna Erdoğan’ın o unutulmaz “one minute” atarlanmasında tanık olduk. Uluslararası ortamda yeni bir eşik oluşturan bu Kasımpaşa tarzı derken Erdoğan’ın etrafına yayıldı.
‘Yeni Türkiye’ klasiği
Korumalar -misal- artık, gittikleri her ülkede arkalarında bir “kara efsane” gibi kalıcılık arz eden terör estiriyorlar.
Geçen kış dünyanın ta öbür ucu olan Ekvador’da korumalar aralarında bir milletvekilinin de bulunduğu bir avuç gösterici kadına dehşet saçmıştı. Ekvador göstericilerine kafa kol girişilerek çekilen meydan dayağının sonunda, aramızda hiçbir sorun olmayan Ekvador’la diplomatik kriz çıkmış ve ülkenin Dışişleri Bakanı, Ankara’ya nota vermişti.