Yolsuzluk sistem olunca
Hannah Arendt’in “Kötülüğün Sıradanlığı” eserini bilirsiniz… Ünlü düşünür; “istisnai” olduğu varsayılan “kötülüğün”...
Hannah Arendt’in “Kötülüğün Sıradanlığı” eserini bilirsiniz…
Ünlü düşünür; “istisnai” olduğu varsayılan “kötülüğün”, sanıldığından çok daha sıradan ve yaygın olduğunu söyler.
En feci Nazi cürümlerini dahi kötülüğün toplumda sandığımızdan çok daha derin kökler salmış olmasına bağlar.
Sorunun temelinde gerçekte kötülüğün “rutinleşmesi” yatmaktadır. İnsanlar bu yüzden en beter suçları işlerken dahi “hata yaptıklarının” ayırdında olmazlar.
Bu çarpıcı tespit, “kötülüğün sıradanlığının dinamiğine” ’60’lı yıllarda ışık tutan Arendt’ten bu yana sosyolojik pek çok olguyu çözümlemeye yaramıştır.
Otoriteyi yitirmek
Gazeteci Jose Antonio Zarzalejos İspanya’daki yolsuzluğu ele alırken işte Arendt’in bu ufuk açan tespitine gönderme yapıyor ve ünlü siyaset kuramcısının analizindeki gibi “yolsuzluğun” da toplumda esas itibarıyla “sıradanlaştığını” söylüyor.
“Zimmet”, “sahtecilik, “nüfuz ticareti”, “kara para aklama”, “vergi kaçakçılığı”, “dolandırıcılık”, “hortum skandallarıyla” gündeme gelen kralın eniştesine kadar uzanan yolsuzluk olgusunun tabanda da alabildiğine yaygın olduğunu belirten Zarzalejos, “yaygın olan üç yolsuzluk türü var!” diyor:
“Paralel ekonomi, vergi kaçakçılığı ve mafyozi suçlar. Taban da, tepe gibi bu suçların türlü unsurlarıyla iç içe olduğundan tepeyi denetleyecek otoriteye sahip değil. Tıpkı Hannah Arendt’teki ‘kötülüğün sıradanlığı’ gibi ben buna ‘yolsuzluğun sıradanlığı’ diyorum. İspanya’da yolsuzluk sıradanlaştı. Bu nedenle denetlenmesi çok güç!”