Makyajlar dökülüyor, gerçekler görünüyor…
Dünya denen “küresel devremülk”ün çok kritik bir dönemindeyiz. Modernizmin zirvesinde yaşıyoruz ama aynı zamanda, dünyaya damgasını vuran medeniyetlerin iflasına da şahit oluyoruz. Zira gerçek medeniyet...
Dünya denen “küresel devremülk”ün çok kritik bir dönemindeyiz.
Modernizmin zirvesinde yaşıyoruz ama aynı zamanda, dünyaya damgasını vuran medeniyetlerin iflasına da şahit oluyoruz.
Zira gerçek medeniyet, “Tamir-i bilad ve terfih-i ibad” yani, “modern bir dünya oluştururken insanları da mutlu etmek”tir.
Oysa günümüzde, “medeniyet”in sadece “madde” kısmına yoğunlaşılmış ama asıl “mana”sı unutulmuştur.
İkiyüzlülük, bazı kesimlerin baskın karakteri haline gelmiştir.
40 yıldır “din, hizmet” diyenlerin gerçekte bu değerleri sinsi amaçları için istismar ettiğini görüyoruz.
Diğer taraftan, bize yıllarca demokrasi veren devletlerin, vahşi tarihlerine dönüşünü dehşetle izliyoruz.
Artık hiçbir “değer”in, hiçbir değerinin kalmadığını hayretle müşahede ediyoruz.
Kısaca, münafıklığın; “ekmeliyet”, ikiyüzlülüğün ise “medeniyet” olarak yutturulduğu bir dönem yaşıyoruz.
“Cemaat”ten canavar çıktı…
Takva ehli bir “cemaat” olarak ortaya çıkanlar, milletten ve devletten devşirdikleri gücü, milleti ve devleti yok etmek için kullanmaya kalkabiliyorlar.
Munis ve mütevazı görünen bu güruhun içindeki canavarın dehşeti, kimliklerini gizledikleri zaman ortaya çıkıyor.
Nitekim bu çakma mütevazılık üstadı teröristler, “Alınları secdeye giden; dürüst insanlar” diye verilen namütenahi makam ve yetkileri düşmanlarımızın hizmetine sunuyor, uçak, helikopter ve tanklarla millete saldırıyor, yedi düvel adına işgale kalkışıyorlar.