O kaftanın hikayesi Sina Çölü'nde başladı
İstismarcıların saldırısından sonra varlığı farkedilen kaftanın değeri, Adana’da sıçrayan çamurdan çok daha öncelere dayanıyor…
İstismarcıların saldırısından sonra varlığı farkedilen kaftanın değeri, Adana’da sıçrayan çamurdan çok daha öncelere dayanıyor…
Gönüller Sultanı, dört halifesini göndermiş; “Selim Han’a selam söyleyin. Gelsin, Haremeyn hizmeti ona verildi…” buyurmuştu.(1)
Artık “Geçilmez” denen çöl onu hiç ilgilendirmiyordu. O kadar kararlıydı ki, “Geçemeyiz” diyen veziri Hüsam Paşa’ya; “Bre paşa… Biz Allah için yola çıkmadık mı? Allah bize yardım etmez mi sanıyorsun” demiş ve azletmişti.
Çünkü onun niyeti, çölün arkasına gizlenerek Osmanlı’ya çelme takmaya çalışan Tomanbay’a haddini bildirmek ve mukaddes beldelere hizmetle şereflenmekti. Ordusuna, “Ey can kardeşlerim!.. Allahü Teala’nın emrinden çıkmazsak bu çölden kolayca çıkarız” demiş ve atını kızgın kumlara sürmüştü. Tabii ki, bütün ordu da peşinden yürümüştü.