Ahmet Taner Kışlalı ve Hablemitoğlu cinayetinin sorumlusu FETÖ’dür
6-7 Ağustos 2017 tarihli Sözcü Gazetesinde iki gün üst üste yayımlanan, Genelkurmay askeri başsavcılığı tarafından; 2006 yılında Nurettin Veren’in Genelkurmay’da vermiş olduğu 8 saatlik kaybolan...
6-7 Ağustos 2017 tarihli Sözcü Gazetesinde iki gün üst üste yayımlanan, Genelkurmay askeri başsavcılığı tarafından; 2006 yılında Nurettin Veren’in Genelkurmay’da vermiş olduğu 8 saatlik kaybolan görüntülü ifade kasetinin bulunduğu manşette yer almıştı.
Kaybolan kasetin, 11 yıl sonra bulunması manşetlerde yer almasına rağmen, ilgililerden hiçbir şekilde bu kasetle ilgili ne şahsıma, konuyla ilgili bir soruşturma başlatılmadı ve açıklama yapılmadı.
17/25 ve 15 Temmuz darbe hareketlerinden 3-5 ay veyahut 2 yıl evvelden fark etmiştim ve ayrılmıştım diyen, ucuz kahramanlar ve tatlı su gazetecileri, FETO itirafçıları pek çoğu keramet göstermiş gibi ortada gezerken, 2006’da kesin bir kanıt olan Nurettin Veren’in 8 saatlik kasetinin bulunması, neyse ki hâlâüstü örtülmek ve geçiştirilmek isteniyor.
Halbuki satır aralarına dikkatle bakılırsa görülecektir ki; Savcı Zekeriya D’nin Nurettin Veren’in ifadesini aldıktan kısa bir zaman sonra, başsavcının açıklamasına göre FETO tarafından ahlaksızca kurulmuş bir kaset kumpası ile görevinden ayrıldığı ifade ediliyor.
Başsavcının söylediği gibi; Genelkurmay’a gitmek üzere yola çıktığım zaman, uçağa binmeme bir saat kala açık bir tehdit aldım. Telefondaki kişi bana; Nurettin Veren eğer buraya gelip konuşursan, Hablemitoğlu ve Ahmet Taner Kışlalı gibi infaz edilirsin dedi. Bu numaranın nasıl onların eline geçtiğini, bu beni arayan şahsın kim olduğunu, Genelkurmay’daki beni davet eden şahsa söyledim. Daha önce Genelkurmay’a ait dinlenmeyen bir telefon numarası vererek, bana da bölge dışından aramamı söylemişlerdi. Güya dinlenmemesi gereken bana verdiğiniz bu numara birilerinin eline geçmiş, şantaj ve tehdit aldım deyince, araştıralım size bildirelim dendi ve bir müddet sonra, aramanın Keçiören tarafında bir ankesörlü telefondan yapıldığını söylediler.
Daha sonra iki subay arkadaşımızı gönderip güvenliğinizi sağlayarak, sizi aldıralım dediler. Güvenim sarsıldığı için, kendim randevusuz bir şekilde gidip konuşmak üzere, Genelkurmay giriş kapısına talimat vermelerini, hüviyetimi gösterip Genelkurmay merkezine gelebileceğini söyledim ve gittim.