FETÖ yapılanmasının ilk yurtdışı gizli kalmış elemanları
Fetullah Gülen’in şifreleri isimli 1. Kitabımdan, yurtdışı örgütlenmenin nasıl başladığını anlatarak devam ediyorum. FETÖ’nün 1966’dan itibaren 1990’a kadar, Türkiye’deki...
Fetullah Gülen’in şifreleri isimli 1. Kitabımdan, yurtdışı örgütlenmenin nasıl başladığını anlatarak devam ediyorum. FETÖ’nün 1966’dan itibaren 1990’a kadar, Türkiye’deki bütün kamu kurumlarında, üniversitelerde, bakanlıklarda, askeriye içerisinde adım adım yapılanmasını tamamladıktan sonra, Ali Kırca’nın ve Reha Muhtar’ın programlarında, gösterdiği videolarda askeriyeyi, mülkiyeyi, Emniyeti, yargıyı ele geçirin talimatıyla, yapılanmayı %80 itibariyle tamamlamıştı.
Örgüt artık Türkiye içerisinde Başbakan, Cumhurbaşkanı ve muhalefet Başkanlarına kadar kabul görmüş, Özal, Tansu Çiller, Demirel dahi açık destek verecek şekilde FETÖ’nün hipnozuna kendini kaptırmıştı. Ecevit, Hikmet Çetin, Cindoruk dahi FETO’ya saygıda kusur göstermeyecek şekilde konvoyuna katılmışlardı. Belki de bu kadar güçlü bir örgütün oy potansiyelini kullanabilecekleri hesabı ile FETÖ’nün ağına bir şekilde düşmüş oldular.
1990 yılında demir perdenin yıkılması, yani Rusya’nın çökmesi ile FETO, ABD’den belki de aldığı gizli bir talimatla, örgüt mensuplarını esnafla birlikte kurulan paravan şirket görüntüsü altında Orta Asya ülkelerine gidip, buraları yıllardır hasretini çektiğimiz Ata yurtlarımızdır. İş hayatını öne çıkararak, perde arkasından da okullar, yurtlar açın, devlet yetkilileri ile temasa geçin diye talimatlar verdi. Çocukları ailelerinden tam koparabilmek için yatılı olma mecburiyeti vardı. Öğretim dili de, İngilizce idi.
1993 yılında rahmetli Özal’ın vefatından önce yapmış olduğu 11 günlük son seyahatinde 5 ülke dolaşıldı. Bu seyahate Türkiye›deki bütün gazete temsilcileri ve en büyük holdinglerin yetkilileri katılmıştı ve 250 kişilik bir uçakla resmi seyahate gidilmişti. Kazakistan’dan başlayıp geriye doğru Özbekistan’a, Türkmenistan›a, Azerbaycan’a ve Gürcistan’a yol alındı ve Türkiye’ye dönüldü. Gittiğimiz bu ülkelerde, Türkiye’ye ve Özal’a gösterilen ilgi ve alaka olağanüstüydü. Yılların hasreti ile Türkiye’ye bütün kapılar açılmıştı. En dikkat çekici olanlardan birisi de, Özbekistan’da İslam Kerimov’un yapmış olduğu büyük bir karşılama ile Özal›a fevkalade bir ilgi alaka gösterildi. Açılmış olan Türk okullarına birlikte ziyaret gidildi.
Buhara Mescidine, Ali Şir Nevai parkına ve Ulubey rasathanesine ziyaretler yapıldı. İş formları düzenlendi. Nihat Gökyiğit’in başkanlığında DEİK üyeleri orada yapacakları yatırımlarla ilgili konuşmaları ve planları takdim ettiler.
Önemli bir takdim konuşması da, Özal tarafından Türkiye ile Özbekistan eğitim ve kültür işbirliği hususunda, tavsiyeleri oldu. Özbekistan Devleti’nin bu Karadeniz İşbirliği ve Türkçe Konuşan Devletler Birliği teklifi, çok ciddi alaka gördü. Kerimov, Özal tarafından yapılan bu teklifi, devlet tarafından yapılacak olan bir proje olduğunu zannetti ve dedi ki, 8000 okulun tamamını yeniden dizayn edip, Türkiye›deki milli eğitim düzeyinde bir model ve burada organize edebiliriz.