Hüseyin Gülerce olayının perde arkası (2)
Dünkü yazımızda, benim ile görüşüp konuşmak yerine beni münafık ve fitne olarak niteleyerek, hiçbir araştırma gereği duymadan Fetö’yü memnun etmek için ondan madalya almak üzere, kendisini...
Dünkü yazımızda, benim ile görüşüp konuşmak yerine beni münafık ve fitne olarak niteleyerek, hiçbir araştırma gereği duymadan Fetö’yü memnun etmek için ondan madalya almak üzere, kendisini dünyada ve ahrette çok utandıracak yazıları kaleme alan Hüseyin Gülerce’nin Zaman gazetesindeki yazısına giriş yapmıştım.
Gülerce o yazısında şöyle der: “Ayrıca münafıkların ihanetleri vardır, en yaralayıcı olan da, bir dönem sizle birlikte olmuş, daha sonra istikametini kaybetmiş ve ihanet etmiş kimseler daha çok zarar verir.”
Daha sonra Fetö harekete geçer, ilk tehdit, İstanbul Beşiktaş’taki milletvekili konukevinde Gülerce ve (Harun Tokak, şu anda İsrail imamı olarak hain İsrail de saklanmaktadır.) Emin Şirin’i ziyaret ederler. Bu iki isim, ‘ağabey biz seni çok severiz, bunları niye yapıyorsun’ der.
Şirin de şu yanıtı verir: Benim yaptığım bu konuları adalete intikal ettirmektir. Şirin Nurettin Veren yazılarından ve o görüşmeden sonra, 30 Kasım 2004’te örgütün Sivil Toplum Kuruluşu ve Gazeteci Yazarlar Vakfı Başkanı Harun Tokak’tan bir mesaj alır! Tokak sahte bir evrak göstererek, kendi imzasıyla iftira ettiğini, yalan söylediğini, öç almak için yaptığını itiraf eden, kendi el yazısını size gösterdik, bu şahsa hâlâ itibar etmeniz, bizi fazlasıyla rencide etmektedir. Maksadınızı anlamakta zorlandığımızı bilmenizi isteriz, son cümleyi bir daha vurgulayalım. Maksadınızı anlamakta zorlandığımızı bilmenizi isteriz, Emin Şirin’in maksadı nedir?
Nurettin Veren’in yapmak isteyip de bir türlü başaramadığı olayı, yargıya ve kamuoyuna intikal ettirmek, Emin Şirin de bunu yapmak istemektedir.
Aradan bunca yıl geçtikten sonra, bunları yazmak mecburiyeti hasıl oldu. Son 2 açık ihanet ve darbe hareketi ve yaşanan hadiselerden sonra, Hüseyin Gülerce’nin bu kadar yapılan zulümleri, haksızlıkları görüp de anlamaması ve anlamamazlıktan gelmesi, belki Fetö’nün yanında bedavadan kazandığı, mevki ve makamı koruma amaçlı olmuş olabilir.