Kudüs, Mekke ve Medine, İslam Alemi’nin kırmızı çizgisidir
Devletlerarası ilişkilerde mütekabiliyet bir esastır. Yapılan şeye karşılık vermek, aynı cinsten meselelere, aynı cinsten davranış göstermek, devletlerarası bir usuldür. ABD’nin yapmış olduğu...
Devletlerarası ilişkilerde mütekabiliyet bir esastır. Yapılan şeye karşılık vermek, aynı cinsten meselelere, aynı cinsten davranış göstermek, devletlerarası bir usuldür.
ABD’nin yapmış olduğu, bütün dünyayı hiçe sayarak açıklanan KUDÜS planı, dinler arası diyalog, hoşgörü ve büyük Ortadoğu projesinin neticesi olarak, birdenbire Yahudi lobisinin desteğini almak üzere, Trump’ın zayıflayan otoritesi ve kendisine yöneltilen eleştirilerden kurtulmak, yolsuzluk ve oy hırsızlığı iddialarıyla, kamuoyunun dikkatini dağıtmak üzere, Netanyahu ile birlikte gündem değiştirmek için, yaptıkları bir plandır.
Trump’ın hiç gereği yokken yapmış olduğu açıklamada, İsrail’in başkenti olarak Kudüs’ü ilan etmesi, dumanlı havada silah satışını terör örgütlerinin ötesinde, devletlerarası, uluslararası savaş çıkararak, yüksek miktarlı yeni silah pazarlarına ulaşmak için yapmış olduğu şeytani bir plandır.
Bizim feryat figan etmemize gerek yok, onların feryat figan etmesi gerekir. Trump kendi milletine, ABD vatandaşlarına cehennem kapılarını açacak bir yola girmiştir. İslam dünyasını belki de bir araya getirecek, bir uyanışın başlangıcını tetiklemiştir.
Türkiye Devleti olarak radikal adımlar atarak, uluslararası dünyada davranışımızı net ve açık bir şekilde ortaya koymamıza vesile olabilir. Başta İstanbul›un ve Ayasofya’nın, İslam aleminin Hilafet merkezi olarak açılmasını gündeme getirip, Türkiye’nin yapacağı İslam İşbirliği Teşkilatının liderlerini, İstanbul da yapılacak olan toplantı için Ayasofya’da namaz kılmaya davet ederek ve kalıcı bir Ayasofya Camii olarak devamını sağlamak şeklinde, Trump’a ve Netenyahu’ya anlayacakları cinsten bir cevap verilmiş olabilir.