Üniversitelerimiz ve YÖK, FETÖ’nün vazgeçemeyeceği iki kurumdur
15 Temmuz darbe girişiminden bir iki gün önce darbeci paşalardan Tümgeneral Fethi Alpay, İstanbul Üniversitesi’nde bir ziyaret yapıyor.. Darbeden sonra İstanbul valisi olması FETO tarafından kararlaştırılan hain paşa...
15 Temmuz darbe girişiminden bir iki gün önce darbeci paşalardan Tümgeneral Fethi Alpay, İstanbul Üniversitesi’nde bir ziyaret yapıyor.. Darbeden sonra İstanbul valisi olması FETO tarafından kararlaştırılan hain paşa, tarihî İstanbul Üniversite binasının bütün salonlarını geziyor. Her odada, ayrı ayrı fotoğraflar çekiliyor. Muhtemelen burası yeni İstanbul valiliğinin, yeni yönetim merkezi olacaktı.
Darbe günü sabahı İÜ rektörlük binasına darbeci Tümgeneral Fethi Alpay’ın yaveri, sarı bir klasör getirip üniversiteden ayrılıyor. 15 Temmuz sonrası bu olay duyulunca, Rektör Mahmut Ak’a (Kamera kayıtlarını iyi koru!) diye sosyal medya üzerinden tembih edilmesine rağmen, kamera kayıtları siliniyor. Kamera kayıtlarını sildiği iddia edilen güvenlik amiri Ali Nergis, ne hikmetse apar topar İÜ Tüberküloz Enstitüsü genel sekreterliği makamına getirilerek derecesi yükseltiliyor.
FETÖ şüphelisi olarak gözaltına alınan Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Osman Şimşek, adli kontrolle serbest bırakılmış olmasına rağmen, üniversiteye tekrar geri dönüyor ve gerekli gördüğü atama ve kadro değişikliklerini yapmaya devam ediyor.
Yurtdışı yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılan bu ekiptekiler arasında, FETÖ’cü meşhur basketçi Enes Kanter’in profesör babası da var. Bütün tepkilere rağmen hiç kimse görevinden alınmıyor.
15 Temmuz darbe girişiminde cuntacı askerlere yardım etmekten tutuklanarak KHK ile ihraç edilen Dr. Yusuf Emrah Eyi’ye, YÖK tarafından doçentlik unvanı veriliyor. Haber basına sızınca YÖK Başkanı Prof.Dr.Yekta Saraç pazar günü apar topar bir açıklama yaparak, doçentlik unvanı verilmesi ve buna ilişkin her türlü yetki ve görevin, Üniversitelerarası Kurul’a (ÜAK) ait olduğunu ve dolayısıyla doçentlik unvanı verilmesine ilişkin bu süreçte, YÖK’ün sorumluluğunun söz konusu olmadığını belirterek skandalda sorumluluğu ÜAK’a yüklüyor..
FETÖ’nün yurtiçi ve yurtdışındaki sahte akademik dergilerinde derme çatma yazılar yayımlamak suretiyle, kısa yoldan doçent ve profesör olanlar hakkında YÖK inceleme başlatılacağını söylediyse de, aradan geçen bunca zamana rağmen bu konuda herhangi bir haber alınamadı. Üstelik FETO ile iltisaklı olduğu düşünülen öğretim üyeleri, YÖKSİS’teki kayıtlardan bu sahte dergilerde yayınlanmış yazı kayıtlarını apar topar silerek, kendi kendilerini aklayıverdiler.