AB ile güven ilişkisi nasıl tesis edilebilir?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hindistan’la başlayıp Rusya ve Çin ile devam eden, ardından yeni ABD Başkanı Donald Trump ile Washington’da gerçekleşen görüşme trafiği nihayet Brüksel’de...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hindistan’la başlayıp Rusya ve Çin ile devam eden, ardından yeni ABD Başkanı Donald Trump ile Washington’da gerçekleşen görüşme trafiği nihayet Brüksel’de noktalandı. NATO zirvesi dolayısıyla hem NATO hem AB yetkilileri ile yapılan görüşmeler sonrasında kritik ve önemli sonuçları olan geziler tamamlanmış oldu.
Sayın Cumhurbaşkanı NATO zirvesi dolayısıyla gittiği Brüksel’de uzun süredir sorunlar yaşadığımız AB liderleri ile bir dizi görüşme yaptı. Referandum öncesinden başlayarak karşılıklı sert açıklamaların yapıldığı, sıkıntılı süreç Türkiye-AB ilişkilerinde yerini yumuşamaya bıraktı. Cumhurbaşkanının Almanya Başbakanı, Fransa Cumhurbaşkanı, AB Konseyi ve AB Komisyonu Başkanları ile yaptığı görüşmelerden “yola devam” kararı çıktı.
Kulislerde konuşulanlara göre Türkiye AB ile bir yıllık yol haritası üzerinde anlaşmış durumda.
Söz konusu eylem planında karşılıklı atılması gereken adımlar yer alıyor. Muhtemelen her zaman olduğu gibi Türkiye üzerine düşenleri her zamanki gibi gerçekleştirecektir. Ancak kendi güvenliğini tehdit eden teröre karşı yürüttüğü mücadeleyi etkileyecek yaptırımlara boyun eğmeyecektir ki bu durumda AB’nin ipe un sermesi muhtemeldir. Böyle bir senaryoda bir yıl sonra yine ilişkiler sıkıntıya girebilir. Çünkü AB Türkiye’ye karşı samimi değil, son kertede ikiyüzlü bir tutum sergiliyor. Terörle mücadele ve Müslüman bir ülkenin AB’ye katılımı konusunda dürüst değiller. AB ülkelerinin büyük bir kısmı DEAŞ hariç PKK-YPG-FETÖ-DHKP-C terör örgütlerine, terör örgütü muamelesi yapmıyor. Türkiye hem PKK, hem FETÖ, hem DEAŞ ile aynı anda mücadele ediyor.
Çelişkili olan nokta ABD ve Batının sadece DEAŞ konusuna odaklanması. PKK-PYD-YPG-DHKP-C yapılanmaları Avrupa ülkelerinde serbestçe faaliyet gösterebiliyor. AB’nin siyasi omurgasını oluşturan; Almanya başta olmak üzere birçok ülke bu örgütlere sempati ve anlayışla yaklaşıyorlar. Öte yandan Almanya-Hollanda-Belçika ve Yunanistan FETÖ üyesi darbeci askerleri iade etmemekte ısrarcı. Bunların iltica taleplerini işleme alıyor. Bu tutum, bu duruş müttefiklik ilişkisine yakışmıyor. AB bu terör örgütlerini himaye ettiği; bu örgütlerle mücadelemize samimi destek vermediği sürece Türkiye-AB ilişkileri sağlıklı ve kesintisiz bir süreçte yürümeyecektir. Böyle bir AB’ye Türkiye neden güvensin?
Referandum sürecinde yaşananlar geride kalmalıdır. AB ile ilişkilerde yeni ve pozitif bir ivme kazanılacaktır. Bu iyi bir gelişme. Terörle mücadelede samimi iş birliği, geri kabul anlaşması, fasılların açılması gibi başlıklar umarız çözülür. Elbette meselenin bir programa bağlanması ve ‘yola devam’ kararı olumlu gelişmelerdir. Ancak Türkiye tarafında hissedilen tereddütler de muhataplara bir bir iletilmiştir.