O albay, millî bir adamdır
Aynı gazetede yazan iki gazetecinin birbirlerine köşeleri üzerinden cevap vermeleri hep garibime giderdi. Benzer bir garipliği bugün ben yapıyorum. Aynı sayfaları paylaştığım ve yazılarını da takip ettiğim...
Aynı gazetede yazan iki gazetecinin birbirlerine köşeleri üzerinden cevap vermeleri hep garibime giderdi. Benzer bir garipliği bugün ben yapıyorum. Aynı sayfaları paylaştığım ve yazılarını da takip ettiğim Yıldıray Oğur kardeşimin, dün Türkiye gazetesindeki yazısında iyi tanıdığımı zannettiğim bir arkadaşımla ilgili yazdıklarına ilişkin not düşmek adına doğru bildiğim şeyleri yazma ihtiyacı duydum.
Sevgili Yıldıray, “15 Temmuz Çatı İddianamesindeki Öğrendiklerimiz -5-” başlıklı yazısında, şahsen benim de darbenin en ilginç ve tehlikeli ismi olarak gördüğüm Tümgeneral Mehmet Dişli’den bahsetmiş. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile birlikte Çankaya Köşkü’ne ve Başbakan’ın Özel Kalem Müdürünün odasına kadar girebilen süper becerikli Dişli, Çankaya Köşkü’ndeyken fark edilip tutuklandığı saate kadar telefonla kardeşi Alaattin Dişli ve emekli Albay S. Ü. ile de görüşmüş. Yazıda S.Ü.’nün Harp Okulu Öğrenci Alay Komutanlığından sonra neden generalliğe terfi edemediği sorgulanıyor. Hulusi Akar Paşa 3’üncü Kolordu Komutanı iken sık sık S. Ü. kendisini ziyarete gidiyormuş. Gazeteci Yavuz Selim Demirağ’ın adı geçen kitabını okumadım. Güya o kitapta Sayın Demirağ emekli kurmay albay S.Ü. için, “S. Ü. gibi Kara Harp Okulu’nda öğrenci Alay Komutanlığı yapıp da generalliğe terfi etmeyen bir Albay yoktur. S. Ü. İçin devre arkadaşları olan 1981’liler, ‘halen imamların peşindedir’ diyor” türünde iddialarda bulunmuş. Yıldıray kardeşim gibi, kılı kırk yaran titiz bir gazetecinin, Yavuz Selim Demirağ’ın kitabındaki bir iddiayı araştırmadan köşesine taşımasını yadırgadım. S. Ü. benim de devre arkadaşım.