Algı, gerçekler ve Babacan...
1 Kasım seçimleri için yenilenen AK Parti milletvekili aday listeleri açıklandığında gözler, "ekonomiyle ilgili isimlere" de çevrildi. Ali Babacan ve Mehmet Şimşek'in adını gören kimi...
1 Kasım seçimleri için yenilenen AK Parti milletvekili aday listeleri açıklandığında gözler, "ekonomiyle ilgili isimlere" de çevrildi. Ali Babacan ve Mehmet Şimşek'in adını gören kimi çevreler, hayli rahatladılar. Bu tepki, başlı başına ele alınmayı gerektirecek kadar dikkate değer. Tabii madalyonun iki yüzü var: "Algı ve gerçekler..."
Dava ve misyon hareketi olarak gelişip büyüyen AK Parti'de bir ismin özellikle ön plana çıkartılması tuhaf aslında. Hele Babacan gibi, daha çok sütre gerisinde kalmayı tercih eden, risk almayı sevmeyen, aşırı ihtiyatlı, az konuşan, az güvenen, az dostu bulunan bir isim için iyice tuhaf. Bunu "piyasaların sihrine" ve "koruyucu zırhına" bağlamak mümkün. Önümüzdeki dönemde ekonomi yönetiminde görev alacakların Babacan'ın bu yönünü iyi etüt etmesi gerekecek. Öte yandan Babacan algısının, olgunun önüne geçtiği durumlar da söz konusuydu. 2002 şartlarında Babacan piyasalar için "bilinmeyendi, deneyimsizdi, hatta acemiydi!" Şimdi burada telaffuz etmeyeceğim ifadelerle hafife alınıyordu. Zaman içinde ağırlıklı olarak "para piyasaları" ile aynı dili konuşan aktör kimliği ile parlatılıverdi. Ayrıca, 13 yıl önce krizle boğuşan ekonomide Babacan'ın üç önemli avantajı mevcuttu:
1- Tayyip Erdoğan'ın liderliği ve güçlü siyasi istikrar. 2- Abdullah Gül'ün, Babacan'ı iç ve dış çevrelere akredite etmesi, siyasi sorunlarda dalga kıran rolü üstlenmesi. 3- IMF politikalarını uygulama noktasında fazlaca bir esneklik bulunmaması.