Bir Ankara gözlemi...
İç ve dış gündemin ağırlığı giderek artarken Ankara'da dikkat edilmesi gereken bir konu daha var. Adına "vekalet savaşı" demek belki iddialı olur ama "örtülü güç mücadelesi" demek durumu izah...
İç ve dış gündemin ağırlığı giderek artarken Ankara'da dikkat edilmesi gereken bir konu daha var. Adına "vekalet savaşı" demek belki iddialı olur ama "örtülü güç mücadelesi" demek durumu izah edebilir. Çerçeveyi böyle çizince zihinlere çok değişik sorular gelebilir. Kafa karışıklığına yol açmamak adına, gözlemlerime dayanarak meseleyi izaha çalışayım. Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim...
Devlet yönetimi; küçük dukalıkları, alan hakimiyetini, siyaset mühendisliğini kaldırmaz. Siyasette ne hesap yaparsanız yapın, belirleyici olan milletin tercihi ve teveccühüdür. Milletin adamına rağmen değil, milletin adamı ile çözüm üretilebilir. Gün; kişisel kırgınlıkların, kızgınlıkların, bekle-gör politikasının, sütre gerisine çekilenlerin günü değil. Gün, devletin içinden geçmekte olduğu kurt kapanını kırma, liderlik gücüne güvenme, lideri zamanında, tam ve doğru bilgilendirerek geleceğe yürüme günüdür.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, AK Parti kadroları için "metal yorgunluğu" olarak nitelediği tabloyu, devletin yönetimi noktasında "mesleki deformasyon" bağlamında görmek yanıltıcı olmaz. Yani, sadece AK Parti'nin içiyle sınırlı bir değişimden söz edilemez. AK Parti ile temayüz eden teknokratların durumunun ve siyasi yönlerinin de yeniden ele alınması zorunludur.
Demek istiyorum ki... Siyasi postlara kurulup, devleti devlet yapan kurumların imkan ve kabiliyetlerine güvenip gelecek planlaması yapmak nafile çabadır. 2019'a giden yolda davaya, milli değerlere sadık, yük olan değil yük alan yüzlere, birikimlere, yenilikçiliğe ihtiyaç vardır.