Büyüme dinamikleri ve zihin bulandıranlar
Türkiye ekonomisinin büyüme performansı üzerinde yürütülen "psikolojik harekâta" dikkat etmek gerekiyor. Bugünden gayet iyi biliyoruz ki 2019'a kadar Türkiye rahat bırakılmayacak! Ülkemizi hedef alanların...
Türkiye ekonomisinin büyüme performansı üzerinde yürütülen "psikolojik harekâta" dikkat etmek gerekiyor. Bugünden gayet iyi biliyoruz ki 2019'a kadar Türkiye rahat bırakılmayacak! Ülkemizi hedef alanların oynayacakları iki alan olduğu artık apaçık ortada...
1- Toplumsal fay hatlarında kırılma yaratacak her türden provokatif olay. 2- Ekonomide morali ve dengeleri bozacak her türlü hamle!
Şimdilerde Türkiye'nin sergilediği ekonomik büyümeye göre tahminlerini revize etmek zorunda kalan merkezler aynı anda zihinleri bulandıracak girişimlerden de geri durmuyorlar. Diyorlar ki...
1- Ekonomik büyüme refah yaratmıyor. 2- Büyüme hesabında ve rakamlarda şüphe var!
İşte anlatmak istediğimiz nokta da burası.
Ekonomik büyüme performansı teklese, piyasaların nefesi kesilse, böylesi negatif tabloya inanmaya meyilli olan, "Bakın, biz uyarmıştık" diye beyan vermeye hazırlanan odaklar, veriler pozitif gelince, bin bir bahane ile gelişmeleri küçümsemeye çabalıyorlar.
Türkiye'nin ekonomik büyüme temellerinin sağlamlaştırılması, büyümenin sürdürülebilir olmasına ilişkin görüş açıklamak ile, büyümeyi küçümsemeye uğraşmak, vatandaşta tereddüt yaratmak arasında ciddi fark var.
Hepimiz biliyoruz ki büyümenin kalitesi ile dış talep, özel imalat sanayisinin gayreti, iç tasarrufların motivasyonu ve finansmanı arasında güçlü bağlar var. Aynı şekilde, özellikli durumlarda büyüme ivmesi için kamu kesimi de sorumluluk üstlenebilir.
Türkiye'nin, global ve bölgesel ekonomik sorunlara, güvenlik risklerine, önde gelen AB ülkelerinin operasyonlarına rağmen milli imkân ve kabiliyetleri ile büyüme iştahını koruması çok önemli. Bu derece kritik bir diğer husus da büyümedeki süreklilik ile birlikte "fiyat istikrarından taviz verilmemesidir!" Ki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu hususa özen gösteriyor. Bilhassa geriye yönelik fiyatlama veya endeksleme alışkanlığının hortlamaması, kurdan fiyat geçişkenliğinin azaltılması, fiyatlar genel seviyesinde yapışkanlık olarak tanımlanabilecek katılık oluşmaması için elinden geleni yapıyor. Özel yatırımların finansmanı, işletme sermayelerinin güçlendirilmesi için ticari kredi faizlerinin düşmesi beklentisi en üst düzeyde iken Merkez Bankası, sıkı para politikası ile enflasyon arasındaki yakın ilişkiyi gözden uzak tutmuyor.