Cumhur İttifakı ve rövanşizm riski!
Ne AK Parti'nin MHP'leşmesi ne de MHP'nin AK Partileşmesi mümkündü. Yaşanan olayın adı, "siyasi stres boşalması" idi. İki partinin farklılıklarını koruyarak, siyasi ortak paydalarını güncellemesi gerekiyordu....
Ne AK Parti'nin MHP'leşmesi ne de MHP'nin AK Partileşmesi mümkündü. Yaşanan olayın adı, "siyasi stres boşalması" idi. İki partinin farklılıklarını koruyarak, siyasi ortak paydalarını güncellemesi gerekiyordu. Tabii karşılıklı ifadelerin, Cumhur İttifakı'nın taşıyıcı sütunlarında hasara yol açtığını göz ardı edemeyiz. Bunun için "onarıcı siyasi diplomasiye" ihtiyaç duyulduğu da bir gerçek. Nitekim sıcağı sıcağına verilen keskin demeçlerin ardından liderler düzeyinde Cumhur İttifakı'nın devamlılığına ilişkin temennilerin dile getirilmesini not etmekte fayda var.
Esasen ittifakı sarsan süreç, ilkesel noktalardaki ayrışma kadar iletişim yönetimindeki eksiklik ve duygusallıktan da kaynaklandı. MHP'de "Bize yukarıdan bakılıyor. Önerilerimiz sürüncemede bırakılıyor. İttifakı istemeyenler aleyhte çalışıyor" havası hâkim iken AK Parti'de de "Ne yani partimizin görüşlerini açıklamayacak mıyız? Dışarıdan çizilen çerçevenin içine girmek zorunda mıyız?" serzenişi hissediliyordu. Buna rağmen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, çalışma arkadaşlarını, Cumhur İttifakı ve MHP ile temasların içeriğine ilişkin polemiğe girmemeleri için uyarıyordu.
Hal böyle iken MHP'nin, 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana sergilediği milli tavrın takdire şayan olduğu inkâr edilemez. Ancak bu karakterli siyasetin, AK Parti ile ilişkilerde bir tür "al-ver" modeline dönüşmesi de beklenemez. MHP'nin son dönemdeki desteği, milli birliğin sürdürülebilirliği açısından ne kadar değerli ise Sn. Devlet Bahçeli'nin de izlediği bu politika sayesinde partisini, siyasetin merkezine ve devletin kalbine taşıma şansı elde etmesi de o kadar mühimdir. Ve bu noktada Türkiye'de tam saha siyaset yapabilen AK Parti ile tesis ettiği özellikli ilişkinin rolü büyüktür.
Netice olarak... MHP kadroları, hissi ve rövanşist davranmamalı, yerel seçim öncesi özgül ağırlıklarını gösterme telaşına düşmemelidir. Sorunları kişiselleştirme ve vehimlere kapılma çizgisinden de uzaklaşmalıdır. Kürt kartı veya İYİ Parti üzerinden yazılan senaryolar belirleyici değildir ve olmamalıdır.