Cumhurbaşkanlığı sistemine stratejik bakış
Demokrasinin özü, "millete güven", "milletin tercihlerine saygıdır." Demokrasi; hukuk devleti ile tahkim edildiği, şeffaflık ve hesap verebilirlik sağlandığı, sivil toplumun etkisinin hissedildiği, çok sesli medya ortamı...
Demokrasinin özü, "millete güven", "milletin tercihlerine saygıdır." Demokrasi; hukuk devleti ile tahkim edildiği, şeffaflık ve hesap verebilirlik sağlandığı, sivil toplumun etkisinin hissedildiği, çok sesli medya ortamı teminat altına alındığı ölçüde kalitelidir.
Milletten korkmak, demokrasiyi özümsememekle eşanlamlıdır. Örneğin, 15 Temmuz darbesini önlemek için meydanlara akın eden, can veren millete itimat edilirken, Nisan 2017'de kurulacak referandum sandığı vesilesi ile aynı millete kuşku ile bakmak kadar tuhaf bir durum olamaz! Bugün, muhalefetin önemli bölümünün düştüğü çelişki de budur.
Kuşkusuz, ileriye dönük her adım, her değişim aynı zamanda bazı belirsizlikler içerdiği için kaygılar da üretebilir.
Ama o kaygıların da yegâne çözümünü yine "milletin hakemliğinde aramak" gerekecektir.
Kaldı ki güncel anayasa değişikliği Türkiye için yeni bir gündem maddesi de değildir. Yapılmak istenen iş, 2007'deki referandumla birlikte "Cumhurbaşkanı'nı doğrudan ben seçeceğim" diyen millete, "Senin tercihlerinin gereğini yerine getiriyoruz.
Son karar yine senin" demekten ibarettir.
Ve... Bu kısmi anayasa değişikliğinin, görünür gelecekte yepyeni bir anayasa ile taçlandırılması da mutlak ihtiyaçtır. Sadece o hedefe ulaşmak için bile nisandaki eşiğin aşılması zorunludur.
***