Ekonomide kim, ne söylüyor? Bizleri neler bekliyor?
Aynı anda birden çok sinyalin geldiği ekonomiye dair güncel değerlendirmelerin bu kadar zıt uçlarda dolaşması acaba neden?
2001 şartlarında IMF ile başlayan, 2002 yılı ile birlikte Ali Babacan'ın bakan olarak sahiplendiği, Başkan Erdoğan'ın ise ısrarla revize edilmesine uğraştığı ekonomik program ile 2013 yılındaki bir dizi travmatik olay (Gezi, 17-25 Aralık) sonrası gelişen siyasi, finansal ve güvenliğe ilişkin şartlar altında sürdürülmek istenen program arasında üslup, öncelik ve yaklaşım farkı olması doğal değil mi?
Kaldı ki son 5 yıla baktığımızda...
2014 seçimlerini, FETÖ'nün gerçek yüzüyle hesaplaşmayı, AK Parti'deki kadro ve Başbakan değişimini, 15 Temmuz hain darbe girişimini, terörle mücadeledeki kritik eşikleri, Irak ve Suriye sahasında bozulan tuzakları, derken kurulan referandum sandığını, hükümet sistemi reformunu, ittifak modellerinden kaynaklanan siyasi ortak payda arayışlarını, 2018'de erkene alınan seçimleri, 2019 yerel seçimlerinin mesajlarını, ABD, AB ve Rusya ekseninde sorgulanan yeni dünya düzenine uyum çabalarını dikkate aldığımızda, gerek ülkeyi yönetenlerin gerekse bu aziz milletin hakikaten akıllara durgunluk veren bir direnç gösterdiğini söyleyebiliriz.