İki eksenli “zayıflat-ma stratejisi”
Mesele, "temsil sorunuyla" sınırlı olsaydı, çözümü kolaydı. Her türlü görüş ve düşüncenin mümkün olan en geniş yelpazede Meclis'te karşılık bulmasını kim istemez ki? Ama...
Mesele, "temsil sorunuyla" sınırlı olsaydı, çözümü kolaydı. Her türlü görüş ve düşüncenin mümkün olan en geniş yelpazede Meclis'te karşılık bulmasını kim istemez ki? Ama işin aslı öyle değil. Neden? Çünkü üzerinde çalışılan senaryo; "HDP barajı aşsın, Çözüm Süreci ivme kazansın, silahlar ebediyen gömülsün artık siyaset konuşsun, ülke kalıcı barışa kavuşsun" senaryosu değil!
HDP ve baraj üzerinden seçim okuması yapanların ağırlıklı bölümü için HDP de adayları da önem taşımıyor. Onlar HDP'yi sadece konjonktürel politik araç olarak görüyor. Yani... AK Parti ile sandıkta rekabet edemeyen her türlü siyasal kurum ile AK Parti'nin tek başına iktidar gücünden ürken her türlü (yerli- yabancı) odak şimdilik HDP ortak paydasında buluşuyor. Ve küresel aktörler bugünlerde iki ayrı hesabı birlikte yapıyor!
Soru şu:
1- Önce AK Parti'yi, bu sayede Türkiye'yi mi zayıflatmalı?
Yoksa,
2- AK Parti nasılsa gücünü korur, o zaman Çözüm Süreci sabote edilerek siyaseti ve Türkiye'yi eş anlı zayıflatma stratejisine mi yönelmeli?
Emin olun, zamana ve zemine göre her iki seçenek için de gerekli altyapı hazırlanıyor!