İngiliz diplomasisi... Türkiye: “Fırsatlar ve tehditler”
Küresel siyaseti, en azından yakın coğrafyamızdaki gelişmeleri okumak için oyun kurucu aktör "İngiltere'nin planlarına" bakmakta fayda var. Hafta sonu katıldığım "Türkİngiliz Tatlı Dil Forumu" bu...
Küresel siyaseti, en azından yakın coğrafyamızdaki gelişmeleri okumak için oyun kurucu aktör "İngiltere'nin planlarına" bakmakta fayda var. Hafta sonu katıldığım "Türkİngiliz Tatlı Dil Forumu" bu açıdan ipuçları ile doluydu.
Organizasyonda Türk tarafında Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Reha Denemeç, İngiliz tarafında ise eski Dışişleri Bakanı Jack Straw iyi iş çıkardılar...
Gündem notlarım uzun... 15 Temmuz darbe girişimine bakış, Suriye'nin geleceği, terör örgütü YPG, Kıbrıs, Trump sonrası ABD, Brexit ve ekonomik ilişkiler...
Öncelikle, 15 Temmuz'dan başlayalım...
İngilizler, meseleyi doğru kavramışlar ancak taktik bir dil kullanmayı tercih ediyorlar. Örneğin, "FETÖ" demiyor, "Gülen Hareketi" tanımını yeğliyorlar.
Ama yine de "Türk demokrasisi 15 Temmuz'da bir var oluş tehlikesi atlattı. Birleşik Krallık olarak darbe girişimine en başta karşı duran hükümetlerden biriyiz. Avrupalı dostlarımız ilk etapta buradaki olayın vahametini anlayamadı...
Gülen Hareketi (!) göründüğünden çok daha fazla bir şey. Türkler, bir daha böyle bir olay yaşanmasın diye tabii ki önlem alacaktır.
15 Temmuz'da Gülen Hareketi mensuplarının bir dahli var. Ancak ortadaki suçlamalar ve şüpheler adil yargılama ile açığa kavuşmalı.
Yargılamalar kolektif değil, bireysel olmalı" ifadelerini not etmek gerek.
İkinci konu, Suriye ve terör örgütü YPG...
Bu noktada PYD/YPG yerine "Kürtler" ifadesinin seçilmesi dikkat çekici. Türkiye'ye sunulan seçeneği ben, "Ya Esad'a razı olun ya da PYD'nin PKK'dan ayrışmasını kabul edin" şeklinde okudum. Mesaj özetle şu idi: