Kayıtsız şartsız millet lehine ekonomi
Öyle çok geriye gitmeye gerek yok. Sadece 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana yaşananlar bile 16 Nisan'ın niçin önemli olduğunu anlamamız için yeterli. Bölgemizde haritalar yeniden çizilirken çevremiz ateş...
Öyle çok geriye gitmeye gerek yok. Sadece 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana yaşananlar bile 16 Nisan'ın niçin önemli olduğunu anlamamız için yeterli. Bölgemizde haritalar yeniden çizilirken çevremiz ateş çemberi...
15 Temmuz büyük bir kırılma noktası ve "siyasi şoktu."
Ardından, Avrupa Parlamentosu'nun "Türkiye ile müzakereleri durdurun" kararı geldi. Ki bu da başlı başına bir "dış şoktu."
ABD'deki Başkanlık seçiminin sürpriz etkisi, küresel piyasalarda yarattığı dalgalanma, bu dalgaların Türkiye kıyılarına sert biçimde çarpması, kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'yi sarsmaya dönük not indirim kararları ise tam anlamıyla "kur şoku" idi.
Avrupa Birliği'nin, Türkiye'deki referandum sürecine pervasızca müdahil olması, "Hayır" cephesini tahkim ederken, halk oylaması konusunda Türk vatandaşlarının bilgilendirilmesini engellemesi, Türk bakanlara ve diplomatlara uluslararası hukukun ve teamülün dışında yaptırımlar uygulaması ise "diplomatik şoktu."
Fırat Kalkanı Harekâtı sırasında, koalisyon güçlerinin Musul ve Rakka operasyonlarını erteleyip DEAŞ'lı teröristlere adeta "El Bab'a gidin" diye yol vermesi de "askeri şoktu."
Siyasi şok, dış şok, kur şoku, diplomatik şok, askeri şok... Literatürde neredeyse şok türü kalmamasına karşın Türkiye'nin ayakta durmasını nasıl ve ne ile izah edeceğiz? Bütün bu şoklara; terör örgütlerinin yabancı istihbarat kuruluşlarının taşeronu olarak yaptığı kanlı eylemleri, bilhassa FETÖ lobisinin ihanet faaliyetlerini de eklemek lazım.
Son 9 ayda şok üstüne şok yiyen, her şeye rağmen direncini muhafaza eden Türkiye'nin, 16 Nisan'a çok özel anlam yüklediği çok açık. 16 Nisan'ın hem bekanın hem vefanın hem de gelecek hayalinin kritik eşiği olduğu bir gerçek.