Küresel ve bölgesel kaotik gelişmeler, müttefiklik ilişkisinin içinin boşaltılması, Avrupa Birliği ekseninin stratejik basiretsizliği Türkiye'yi birçok alanda çok yönlü düşünmeye ve önlem almaya zorluyor. Ankara bugünlerde, milli güvenliğin ağırlıklı olarak "askeri boyutu" ile ilgili. Sıcak olaylar, "hard power" (sert güç) olarak tanımlanan kuvvetlerin sahada olmasını gerektiriyor. Nitekim, TBMM de ülkenin ve milletin bekası için, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Irak ve Suriye'deki oldu bittilere karşı kullanılmasına onay verdi. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin yaptığı gayrimeşru referandum, Kerkük'ün özellikli statüsünün ihlali, Suriye'nin kuzeyinden Akdeniz'e uzanan terör koridoru planı, TSK'nın teyakkuzda olmasını gerektiriyor.
***
Tabii madalyonun bir de "
milli ekonomik güvenlik" yönü söz konusu. Kısaca
"
ekonomik güvenlik" olarak adlandıracağımız
bu çerçevenin, özellikle "
finansal güvenlik" yönü üzerinde hassasiyet
arz ediyor. Esasen Türkiye'nin, "
ekonomik- finansal güvenliğini" özel bir ekiple
veya dar kapsamlı bir kurumsal yapı ile ele
almasında fayda var. Evet, bugün için Milli
İstihbarat Teşkilatı, Milli Güvenlik Kurulu
Genel Sekreterliği, Merkez Bankası, BDDK,
duruma göre Hazine, SPK ve MASAK, ekonomik
güvenliğin farklı yönleri ile ilgileniyor. Ancak bu ilginin düzeyi, risk algısına göre değişiyor ve daha çok olay bazıyla sınırlı kalıyor. Oysa Türkiye'nin, para ve sermaye piyasalarının sağlıklı işleyişini tehdit edebilecek her türlü iç ve dış gelişmeye karşı re-aktif değil, pro-aktif politikalar üretmesi, sadece bu alanlara odaklı "
entegre risk analiz merkezi" kurması artık zaruri. Hele hele 2019'daki üç kritik seçimi etkileyecek, siyaseti şekillendirmeye dönük planlar içeren muhtemel hamlelere karşı tedbirler dizisi geliştirilmesi mutlak bir milli güvenlik meselesi.
***
Bütün bu hususları yazmamın sebebi, ABD'deki bir derin yapı tarafından Türkiye'ye karşı, bilhassa Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'a karşı kurgulanan olaylar. Almanya'nın kişisel hedef gösterme tutumuna eklenen ABD'deki bir kanat, Türk halkına güya bir mesaj verme niyetinde. Çok karmaşık bölgesel senaryolarına engel gördükleri Erdoğan'ı yıpratarak, açık ve örtülü yaptırım kartlarını açarak halkla bağını zayıflatmaya uğraşıyorlar. Ve bu faaliyetlere erken denilebilecek bir tarihte başladılar. Minimum 1.5 yılı kapsayan bu psikolojik harekâtın en sinsi hamlesi ise finans sektörüne fatura kesilmesi olabilir. Bu aşamada detaylarına girmeyeceğim "
mali-adli kurt kapanı" bir kişiyi ve şirketi ilgilendirmenin çok ötesinde sonuçlar doğurabilir. Zaten amaç da bu... Güven ortamını zedeleme, huzursuzluk yaratma, siyasal tercihlerle oynama!