Sayın Cumhurbaşkanı'na arzımdır
2 Eylül'de gerçekleşen Milli Güvenlik Kurulu toplantısının ardından yapılan açıklamada, güvenlikle ilgili hassas konulara dair kritik başlıkların yanında aşağıdaki paragraf da dikkatle kaleme...
2 Eylül'de gerçekleşen Milli Güvenlik Kurulu toplantısının ardından yapılan açıklamada, güvenlikle ilgili hassas konulara dair kritik başlıkların yanında aşağıdaki paragraf da dikkatle kaleme alınmıştı:
"Paralel Devlet Yapılanması (PDY) ile yurtiçinde ve yurtdışında, illegal ekonomik boyutu da dahil olmak üzere sürdürülmekte olan mücadele kararlılıkla devam ettirilecek. Demokratik bir hukuk devleti olan ülkemizde, kanun dışı hiçbir yapılanma ve eyleme müsaade edilmeyecek, bu tür faaliyetler son buluncaya kadar mücadeleye devam edilecek, mücadele hukuk çerçevesinde yürütülecek."
Mali ve finans konularından mütevazı sınırlar içinde anlayan, hukuki konulara yatkın, bürokrasinin işleyişini yıllardır yakından izleyen bir gazeteci olarak bazı hususlara değinmeyi mesleki sorumluluğumun bir parçası olarak görüyorum.
PDY ile mücadele, "Legal görünümlü illegal yapılar" olarak Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne de yansıtıldı. Böylece, PDY konusunun malum çevrelerin iddia ettiği gibi sizin veya bir grup AK Partilinin "kişisel meselesi olmadığı", devletin bekasıyla doğrudan ilgili mesele olduğu resmi kayıtlara geçti. Bu kapsamda yeni mücadele stratejisi oluşturulmaya ve MGK'da düzenli olarak ele alınmaya başlandı. Zaten buraya kadar kat edilen mesafe, devlette olması gereken, gecikmiş bir dizi adımın atılmasından ibaretti. Kuşkusuz, devlet kurumları kendi görev sahaları içinde, PDY ve bağlantılı pek çok kişi, kurum veya olayı değerlendiriyor, raporluyor. Ancak süreç içinde titizlikle ele alınması gereken, hatta mücadele tarzının ve kurumsal modelitesinin gözden geçirilmesini gerektiren özellikli durumlar ortaya çıkıyor.