Seçmen maceraperest midir?
Bugün kısmetse ilk seçim mitinglerini izlemek üzere Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Erzurum ve Sivas'ta olacağız. Şimdiye kadar aday tanıtımları ve seçim beyannameleri üzerinden okunan sandık sürecini bu kez...
Bugün kısmetse ilk seçim mitinglerini izlemek üzere Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Erzurum ve Sivas'ta olacağız. Şimdiye kadar aday tanıtımları ve seçim beyannameleri üzerinden okunan sandık sürecini bu kez meydanların diline kulak vererek anlamaya, yorumlamaya çalışacağız. Ve imkân buldukça tüm partilerin mitinglerinde bulunmaya gayret edeceğiz.
Seçim beyannamesi dediğiniz nihayetinde vaatler dizisi, seçmeni ikna çabası, birlikte geleceğe yürüme çağrısı. Ama önemli olan, "reel politik!" Yani... Seçim meydanlarının sıcaklığı, halkın asli gündeminin başlıkları, ülkenin yönetimi için vekaletin hangi kadrolara teslim edileceği!
Meydanlardan önce salonların ısındığı birinci turda, AK Parti'nin geleneksel ağırlığının yanında iki parti daha adından söz ettirdi. HDP ve CHP. Bilhassa HDP, sanki terör örgütünün siyasal uzantısı gibi değil de çok renkli, çok yönlü sol bir parti gibi pazarlandı. Bu propaganda yer yer taraftar da buldu. HDP'nin seçim barajını aşmasına ilişkin gayretler, bu oluşumun ülke gerçekleri ile uyumunun sorgulanmasını bile perdeler hale geldi. AK Parti'nin ne pahasına olursa olsun siyasal ve sayısal açıdan zayıflatılması planı, HDP'yi olduğundan büyük göstermeye başladı. İşin bu yanı AK Parti'nin de düşünmesini gerektiriyor. Yeni Türkiye Sözleşmesi, insanlık onuru, eşit vatandaşlık vurgusu artık hiç olmadığı kadar mühim. AK Parti, gönlünü kazanamayacağı seçmende bile "Denize düşen yılana sarılır" misali HDP eğilimi oluşmasını iyi etüt etmek, 7 Haziran'a kadar stratejisini güncellemek, tepki oylarının adresini değiştirmek durumunda.