Soçi'yi kim dinamitliyor?

Geçen hafta, ABD’nin Münbiç’ten çekilme konusunu, Astana’da kaybettiği konumu yeniden kazanmak için bir fırsata dönüştürebileceğini yazmıştım. Aradan bir hafta bile geçmeden Sabah’tan...

Geçen hafta, ABD’nin Münbiç’ten çekilme konusunu, Astana’da kaybettiği konumu yeniden kazanmak için bir fırsata dönüştürebileceğini yazmıştım. Aradan bir hafta bile geçmeden Sabah’tan Burhanettin Duran, Suriye için iki seçenek başlıklı yazısında aynı yorumu yaptı. Ve aynı gün ABD Merkez Kuvvetler Komutanı (CENTCOM), Münbiç’ten çekilmeyeceklerini söyledikten sonra şöyle buyurdu: “Münbiç konusunda bir çekilme kararı verilecekse buna Münbiç Askeri Konseyi karar verecektir.”
Hepimiz biliyoruz ki, böyle bir kurul var ise Münbiç’teki birkaç yüz ABD Özel Kuvvet personelinin iradesinin dışında hareket edemez. O halde durum şöyle açıklanabilir: ABD geri çekilme kararını görünüşte bu kurula bırakıp, geri çekilebilir... Böylece, ağır bedeller ödediği devletten örgüte ilişkiler dönemini kapatıp, yeniden devletten devlete ilişkiler dönemini başlatabilir.
Türk Dışişlerinin “somut adım atın” mesajına karşılık, Pentagon sözcüsünün, “Münbiç karşılıklı işbirliğiyle çözülebilir” açıklaması tam bir pazarlık ağzı.
Bu süreçte Türkiye’nin Suriye ile anlaşma konusunda ayak diremesi, arkasından İdlib üzerinden Halep sınırına doğru ilerleyen birliklerimizi hedef alan saldırı... Soçi zirvesinde Mihraç Ural’ın poz vermesi... Canikli’nin “Afrin’de harekâttan sonra ne yapılacak” sorusuna, Cerablus örneğini vererek ÖSO kontrolüne verileceğini ima etmesi de bu süreci kolaylaştıran diğer gelişmeler... Hele Davutoğlu ile birlikte verilen görüntünün hemen sonrasında “ÖSO Kuvay-ı Milliye’dir” benzetmesi...
Peki, bu gelişmelerin faili kim? Kim saldırdı konvoyumuza? Mihraç Ural’ı kim soktu Soçi zirvesine, hem de kaçak olarak? Kim dinamitliyor Soçi’yi? Pentagon, Rusya ve Türkiye’nin vizyonsuzluğundan yararlanıyor, bu o kadar açık ki... Davutoğlu görevden alındığında, ABD kaynakları, “ABD, Türkiye’deki adamlarını yitirdi” diye ağıt yakıyorlardı.
Bence, ABD’nin görünen plânı, adına federasyon denilmese de, Ayn El Arab ve Derik arasında kalan bölgede PYD varlığını koruyacak bir özel bölge yaratıp, Azez - Afrin bölgesinde de ÖSO üzerinden Türkiye’ye bağlı benzer bir yapıya Türk tarafını ikna etmek. Böylece, Fırat Kalkanı ve Afrin Harekâtı ile tarihe gömülen koridor plânını, belki daha sonra tekrar ısıtmak üzere bir modül bırakmış olacak. Münbiç’te yapılacak bir jest ile Fırat’ın doğusunu elde tutmak, ABD için çok kârlı bir alışveriş.
Bunu başarırsa hem Astana’da kaybettiği söz hakkına kavuşmuş, hem Suriye’de aldığı ağır yenilgiyi siyasi kazanca dönüştürmüş, hem de Türkiye’nin Avrasya cephesine yaklaşmasını engellemiş olacaktır.
Türk Ordusu’nun harekâtı ve iradesi kuşkusuz bir teminat, ama yine de hükümeti bu federasyon tuzağına karşı uyarmak, elinde kalem tutan herkesin görevidir. Çünkü adına ne derseniz deyin, Suriye’de başlayacak bir bölünmenin nerede biteceğini kimse bilemez...
Ve en önemlisi, eğer buna razı olunacaksa, niye aktı kardeşim Mehmetçiğin kanı?

İFRAT-TEFRİT

İktidar ve muhalefet, ifrat ile tefrit arasında savruluyor. Bugünü bırakmışlar, birbirlerine vurmak için geçmişin çöp tenekesinden malzeme topluyorlar. Biri “Sen değil miydin PKK ile pazarlık yapan, PYD’yi Ankara’da ağırlayan” diyor. Diğeri, “ama sen de PYD terör örgütü değil” diyordun.
Biri siyasi propaganda için şehit tabutunu kullanırken, diğeri Mehmetçiğe muhalefet yapan bildirileri destekliyor.
Oysa ortada devam eden bir savaş var. Türk askerini hedef alan bildiriler uçuşuyor, birlik lazım, beraberlik lazım, biraz da siperin gözünden bakabilmek lazım...
Ama bunlar, iktidar ve muhalefet değil, eskilerin deyimiyle ifrat ve tefrit...

BİHABER

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
HDP turnusoldur 17 Mayıs 2020 | 45 Okunma Gerekçesiz gerekçe 08 Eylül 2019 | 134 Okunma Savaşçılar, askerler ve diğerleri 01 Eylül 2019 | 200 Okunma Kayyım çözüm mü 25 Ağustos 2019 | 235 Okunma Irak'ta neler oluyor 14 Temmuz 2019 | 615 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar