Ufak tefek
2016 Kasım’ında FETÖ’nün yargı yapılanmasının ortaya çıkması için tanık olarak ifade vermişti. Geçen hafta da eşi ile birlikte FETÖ şüphelisi olarak gözaltına...
2016 Kasım’ında FETÖ’nün yargı yapılanmasının ortaya çıkması için tanık olarak ifade vermişti. Geçen hafta da eşi ile birlikte FETÖ şüphelisi olarak gözaltına alındı. Eski HSYK üyesi, Adalet Bakanlığı Müsteşarı ve Başbakanlık Yüksek Müşaviri Birol Erdem’den söz ediyorum.
Daha önceden tanık olarak verdiği ifadesinde dikkat çekici bir beyanı var: “O zaman düşman ortaktı. “Ordunun içindeki cuntacılar AKP ve Fetullah Gülen'i bitirme planı yapmışlardı.” O halde omuz omuza verilip bu planları yapanlardan hesap sorulmalıydı. Bu soruşturmayı yürüten emniyetçiler ve savcılar istedikleri zaman istedikleri yetkiliyle görüşebiliyorlar, çeşitli taleplerde bulunabiliyorlar ve istediklerini de alabiliyorlardı. Bu çerçeveden bakıldığında hem bizim bakanlıkta hem de diğer bakanlıklarda bu sürecin bu yapı mensuplarına itibar kazandırdığını, önlerini açtığını, bu büyük hizmetleri nedeniyle de bazı ufak tefek hatalarının görmezden gelindiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.”
Unutanlar olabilir, “ufak tefek hatalar” derken şunları kast ediyor: Türk Ordusu’na kumpas kurmak, delil yaratmak, suç uydurmak, ölüme sebebiyet vermek, casusluk, şantaj, devlet sırlarını açıklamak, anayasal düzeni devlet olanaklarını kullanarak ortadan kaldırmaya teşebbüs, Danıştay saldırısının örgütlenmesi ve bir araç olarak kullanılması, vs, vs, vs…
Bunlar en “ufak tefek” olanları… Faillerinin bir kısmı hapiste, bir kısmı firarda…
Ya göz yumanlar? Destekleyenler? Birlikte hareket edenler?
Doğru, Enis Berberoğlu bu işler yapılırken hep destek verdi, ama bu adamların hangi biri Enis Berberoğlu’ndan daha masum, FETÖ konusunda?
GRAMSCHİ ANLATIYOR
Reklamdan sonra devam ediyor
Antonio Gramschi, Hapishane Defterlerinin, “Siyasal Partiler” kısmında şöyle bir uyarı yapar: “(…) Birbiriyle çatışma halinde bulunan devletlerin iç düzenini bozan ulusal partileri, yabancıların dışarıdan destekledikleri çok görülen bir haldir.”
Ve zamanında İtalya’da meşrutiyete karşı cumhuriyeti savunan bir devrimci olan Giuseppe Mazzini’nin bir gün nasıl Almanya tarafından kullanıldığını anlatır: “Mazzini’nin 1870 başlarında öncülük ettiği hareketlerde (mesela Barsanti olayı), Bismarc’ın parmağı vardır. Alman Şansölyesi, Fransa ile Almanya arasında bir savaş olacağını öngörerek, İtalya ile Fransa arasında kurulacak bir ittifakın tehlikesini kavramıştı. Bunun için İtalya’yı zayıf düşürmek üzere iç çatışmadan yararlanmayı düşünüyordu.”
Peki, ne idi bu Barsanti olayı: “24 Mayıs 1870’de Mazzini yanlısı bir onbaşı olan Pietro Barsanti Pavia’daki kışlaya 40 cumhuriyetçi yandaşıyla, “Yaşasın Roma! Yaşasın Cumhuriyet! Kahrolsun Meşrutiyet!” bağırışlarıyla saldırmış, ama başarılı olamamış ve tutuklandıktan sonra 27 Ağustos 1870’de kurşuna dizilmişti.”
Yani Bismarc, Bartsanti’yi çılgınca bir darbe girişimine sürüklüyor… Hepimizin kafasında aynı çağrışımı yaptığına emin olduğum bu olayı anlattıktan sonra Gramschi bir uyarı daha yapar: “Partiler görünüşte bile olsa bir başkasına, hele yabancı bir devlete alet olduğu şüphesini uyandırmamaya titizlikle dikkat etmelidir…”
Sizce Kılıçdaroğlu Gramschi okumuş mudur?
GAYRİMEŞRU OPERASYON
Eş zamanlı oluyor hep, böyle tuhaf şeyler. CHP’nin “bu anayasa gayrimeşru” çıkışının hemen arkasından Enis Berberoğlu’nun tutuklanması ve sokak… İnsan, “Kılıçdaroğlu verilecek kararı biliyor muydu” diye düşünüyor ister istemez…
Kaydı biraz geriye saralım isterseniz…
Daha önce de yazdım, 15 Temmuz bir darbe girişimi değildi. Kısa süre sonra yabancı askeri kuvvet müdahalesine uluslararası hukukta meşruiyet kaynağı olacak bir iç çatışma başlatmaktı. Tahrir modeli... Tutmadı.
Arkasından ABD’de olgunlaştırılıp tepeden inme CHP yönetimine gelen Selin Sayek Böke “haydi sokağa” diye bağırdı, ama çıkan olmayınca…
Şimdi de bu “gayri meşru anayasa, gayrimeşru seçim” meselesi ve Enis Berberoğlu’nun hukuk dışı tutuklanması çıktı sokak çağrılarından önce… Ve CHP uluslararası yargıyı davet ediyor.
Soruyu kitabın ortasından soracağım, gayrimeşru bir anayasaya ve onu uygulayan gayrimeşru yönetime karşı meşru mücadele olamayacağına göre halka ne öneriliyor? Turuncu devrim mi? Kadife devrim mi? Tahrir modeli mi?