Bir şey yapan varlık olarak insan
Rüzgar, ayrım yapmaksızın incir çekirdeğini, ot tohumunu sürükleyip götürür. Yağmur, nem bir şekilde temas eder o çekirdek ve tohumla. Gün geçer, şartlar oluşur bir bahar sabahı kafanızı...
Rüzgar, ayrım yapmaksızın incir çekirdeğini, ot tohumunu sürükleyip götürür. Yağmur, nem bir şekilde temas eder o çekirdek ve tohumla. Gün geçer, şartlar oluşur bir bahar sabahı kafanızı kaldırdığınızda mini bir incir fidesi iki binanın birleştiği aralıktan boy vermiş, onlarca çiçekli ot çatılardan birinin ucunda can bulmuştur.Tabiatta görünen, görünmeyen bir dolu hareket şaşırtıcı şekilde kendisini tekrar edip durur.
Tekrar, ölü değil aksine yaratıcı bir döngüdür doğada. İlk iş yapıcı, her zaman tabiattır bu sebepten ve nasıl yeşertmek, can vermek onun kanunuysa, sessizce soldurup gitmek de vardır sonunda işin içinde. Ve insan, doğaki oluş kanunlarının ruhunu çöze çöze, öylesine boy atmış bir incir fidesinden veya ot kökü olmaktan kurtulur. Rüzgarı düşünür olur mesela zamanla. Onun hallerinden bilgiler üretir. Bununla hayatı şekillendirir. Sonrasında da adeta kendisi rüzgar kesilir.
Sadece rüzgar değil elbette deniz, dağ, nehir, orman, kurt, kuş ve daha nicesi bu yönden nice şeyler öğretir insana. Bilgi değil başta bilme istenci vardır insanoğlunda. Onu zamanla vasıflı kılan sadece bir şey yapmayı öğrenmiş olması değil bir şeyi bilgi ve idrakle yapıyor olmasıdır....