Bir yerde değilsek neredeyiz?
Birden sis bastırıyor. Gün boyunca pençe pençe vadileri, su boylarını, düzlükleri, orman içlerini, çatıları, yüzleri, böcek kanatlarını yalayıp geren sıcağın son izleri de böylece...
Birden sis bastırıyor. Gün boyunca pençe pençe vadileri, su boylarını, düzlükleri, orman içlerini, çatıları, yüzleri, böcek kanatlarını yalayıp geren sıcağın son izleri de böylece siliniyor. Yukarılarda, dağların zirvelerinde tabiat bir cenk seferine çıkacakmışçasına hazırlanıyor. Naralar atıyor. Dağın arka yüzünden bastıran hava dalgası daha zirveye varmadan bir süre bekletiliyor. Tabiatın kimyası fizikle işbirliği yaparak nice belgesel yönetmenlerine şapka çıkartacak detaycılıkla kılı kırk yarıyor ve sonra da kendi sihrinin kurgusunu işletiyor. Az önce etrafa sıza sıza, sessizce ve sadakatle gelen akın, aslında bir teselli yumaklanışı. Ondan önce bütün şekiller fiziğin kanunları içinde hapisti. Ağaç ağaç, sandalye sandalye, insan yüzü yüz hatta ses bile sadece sesti....
Trenle yolculuk eden adam...
19 Kasım 2024 | 86 Okunma
Sezai Karakoç aralıkları…
16 Kasım 2024 | 63 Okunma
İş esasa gelip dayandığında…
12 Kasım 2024 | 30 Okunma
Sandalye ve ceket ya da…Kalk gidelim…
09 Kasım 2024 | 44 Okunma
‘Şiir yardım edecek kadar güçlü müdür?’
05 Kasım 2024 | 42 Okunma
TÜM YAZILARI