Çene meselesi…
Türkçe zaman içinde bazı kelimeleri öylesine kendisine benzetir ki ondaki bu yeteneğe hayret eder durursunuz. Şimdi mesela kimse çenenin Farsça’dan akıp geldiğine inanmak istemez. Çünkü o sadece bir kelime...
Türkçe zaman içinde bazı kelimeleri öylesine kendisine benzetir ki ondaki bu yeteneğe hayret eder durursunuz. Şimdi mesela kimse çenenin Farsça’dan akıp geldiğine inanmak istemez. Çünkü o sadece bir kelime değil deyimden zarfa, organdan imgeye kadar nice geçişkenlikle açılıp gitmiştir. Birisine ‘ kapa çeneni’ demekle ‘çenebaz’ arasındaki fark kadar çene çukuru ile çene kavafı da ayrı alemlerden dem vururlar. Hayatı kurarken hayatla da yeniden yaratılıp durur kelimeler? Ben çenede her zaman insana dair nice haller bulurum. Çenesini gördüğüm adamdan korkmam. Çenesini saklayan kişiyi tekin bulmam. Fakat son zamanlarda o da bir yeni zaman ve tek düze çalkeneliğin pençesinde kıvranıyor. Adına trollük denilen yeni çenesi düşüklük, insan yüzünden sıyırıp görünmezliğin kuyusunda ışık söndürmekle...