Dilin doğası metafor*
Çeviri biraz da geç kalmış bir kültür faaliyetidir. Kültürler birbirlerine gecike gecike katılırlar. Gerçi bizdekiler doğal bir gecikme sayılmaz. Cemal Süreya’nın ‘her şey geç geliyor...
Çeviri biraz da geç kalmış bir kültür faaliyetidir. Kültürler birbirlerine gecike gecike katılırlar. Gerçi bizdekiler doğal bir gecikme sayılmaz. Cemal Süreya’nın ‘her şey geç geliyor hayatımıza’ dediği türden bir nitelik kısılmasını da içerir. Başta İngilizce olmak üzere pek çok batı dilinden tercümeler yapılıyor hızla bugün. Kurguya dayalı kitapların başı çektiği bir küresel piyasa bile var. Felsefe, tarih, eleştiri ve kuram türünde kitaplar belli bir düzen içinde Türkçe’ye kazandırılıyor. Fakat yine de E. Auerbach’ın Mimesis, Ezra Pound’un Kantolar ve J. Joyce’un Ulysses ile çok geç buluştu bizde okur. Niteliksiz Adam, Vergilius’un Ölümü gibi kitapları hiç saymıyorum. A. H. Tanpınar, çok iyi niyetlerle kurulan Tercüme Odası’nın ömrünün kısa sürmesini büyük talihsizlik diye niteler haklı olarak. Eğer, Tercüme Dergisi ve Hasan Ali Yücel’in vizyonu olmasaydı bugün daha büyük bir gecikmişlik içinde olacaktık. Umulur ki bugün gittikçe satış patronajına gömülmekte olan yayın dünyasının bileşenleri kültürel gerekçelerle örülmüş olsun uzun vadede.
Kuramsal çalışmalar doğaları gereği yazıldıkları dilde...