Eskiden ben...

Olur da densizin biri haddini aşar ağzına geleni söylemeye yeltenseydi tereddütsüz yerimden kalkar anında gerekeni yapardım. Sinirlenirdim iyiden iyiye en yalın halimle. Haksızlığa, bile bile, göstere göstere yaklaşan...

Olur da densizin biri haddini aşar ağzına geleni söylemeye yeltenseydi tereddütsüz yerimden kalkar anında gerekeni yapardım. Sinirlenirdim iyiden iyiye en yalın halimle. Haksızlığa, bile bile, göstere göstere yaklaşan kötülüğe cevap verirsem hem onu ortadan kaldıracağıma hem de kendimi tam koruyacağıma inanırdım.Sözümü esirgemez, kimse konuşup söyleyen, gerekirse yanına kadar gider önüne dikilir yakasına yapışırdım. ‘Bir de gözlerimin içine bakarak söyle!’ derdim. Söyle ki insan denilen varlık uzaktan bir isim, bir nam sanılmasın. Söyle ki benim de senin gibi canlı olan bir varlık olduğumu hatırlayasın. Söyle ki iddia ettiğin şeyin hakikatini bilmekten sen de mahrum kalma! Belki yutkunur, sözünü yutar, ağzını terbiye edersin. Gidilemeyecek kadar uzakta mı ağzına geldiği gibi konuşan, varsa, bulabilirsem telefonunu arar, bu kez sesimle...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Trenle yolculuk eden adam... 19 Kasım 2024 | 86 Okunma Sezai Karakoç aralıkları… 16 Kasım 2024 | 63 Okunma İş esasa gelip dayandığında… 12 Kasım 2024 | 30 Okunma Sandalye ve ceket ya da…Kalk gidelim… 09 Kasım 2024 | 44 Okunma ‘Şiir yardım edecek kadar güçlü müdür?’ 05 Kasım 2024 | 42 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar