Geçmiş gelmeyecek günler ya da Sıpa Kulağı…
Bakmayın siz ona ‘sıpa kulağı’ dememe. Gerçekten böyle bir çiçek var mıydı yoksa tatlı tatlı ben mi uydurdum önemli değil. Sonunda dilimizde sıpa, tatlı, sevimli, zıpır manasıyla da...
Bakmayın siz ona ‘sıpa kulağı’ dememe. Gerçekten böyle bir çiçek var mıydı yoksa tatlı tatlı ben mi uydurdum önemli değil. Sonunda dilimizde sıpa, tatlı, sevimli, zıpır manasıyla da kullanılır. Onu öteden beri bilirim hatta meftunluğum derindedir başka. Sonradan depreşen nice tutkunun kökünde geçmiş ve gelmeyecek günler barınır ve biz onların hatrına ilk fırsatta temiz bir su bardağına köklensin diye bir dal koyarız. Ölümsüz öykücü Varlam Şamalov, Karaçamın Dirilişi’nde derinleştirir dal yeşertme duygusunu. Kimi ıtır, kimi sardunya, kimi paşa kılıcı bilemedin fil kulağı bir sokum dal olsun ister köklenecek. ‘Sıpa kulağını’ ,bakmayın yine öyle söylediğime, geçen yaz sabah yürüyüşlerimin birinde bir sokağın köşesinde bulmuştum. Kullanımdan...