Günbatıdan gündoğuya evleri taşlayan yağ
Son pencereyi kapattığım an o kara su pelerini her şeyin üstünü örtmüştü. Döne döne bir sis bulutu ile gelmiş , kıvrımlı ve çetin rüzgarla sokağı, binaları, ağaçları...
Son pencereyi kapattığım an o kara su pelerini her şeyin üstünü örtmüştü. Döne döne bir sis bulutu ile gelmiş , kıvrımlı ve çetin rüzgarla sokağı, binaları, ağaçları çevirip sarmıştı. Şimdi kara su salkımları, yelpazemsi ve saçaklı gülleler gibi her yeri dövüyor camı çerçeveyi, kapıyı çatıyı çaresiz bırakıyordu. Sokağa hakim olan ana duygu bozgun ve çaresizlikti. Böyle bir karmaşada kediler, köpekler, kuşlar nereye sığınır kimsenin düşünecek hali yoktu. Önce zihin mecalsiz düşüyor muhakeme gücünü yitirme noktasına geliyordu. Arka odalardan gelen gümbürtü beni oraya çekti. Koştum. Su, bir demir çelik fabrikasındaki yüksek fırından püsküren ağır, metalik toz gibi duman olmuş şiddetle camları dövüyordu. İlkin irkildim, yıldırım, şimşek çakımı, yan balkondan fırlamış bir sandalye düşündüm.