Havaalanı boşluğu
Hayatta ‘havaalanı boşluğu’ diyebileceğim bir alan var ki ismini başındaki hava kelimesinden değil, onu işleten zihniyetten alır. Böylece boşluk, insanı kendi oyununun çemberi içinde oradan oraya...
Hayatta ‘havaalanı boşluğu’ diyebileceğim bir alan var ki ismini başındaki hava kelimesinden değil, onu işleten zihniyetten alır. Böylece boşluk, insanı kendi oyununun çemberi içinde oradan oraya sürükler. Piyasa denilen renkli ve şekilli balonun görünmeyen ağızla şişirilmiş görüntüsüne bürünür. Kentlerin iyice şişip büyümediği, şehirler arası uçuşların bu denli artmadığı dönemlerde havaalanı uzakta, yerleşim yerinin hayli dışında kuruluyordu ve bundan dolayı kendisine özgü bir işletme mantığı vardı. Otobüs terminalleri, tren istasyonları, limanların ötesinde yepyeni bir ulaşım yöntemiydi uçakla yolculuk etmek. En azından diğerlerinin zamana bağlı uzun bir geçmişleri ve gelenekleri vardı. İnsanı yerden kaldırıp gök boşluğunda hareket ettiren ve en kısa sürede varacağı yere ulaştıran uçak mucizevi bir şeydi ve bu mucizenin bedeli yüksek olmalıydı. İlk kim hesap etti bu havaalanlarındaki fiyatlandırma yöntemini bilmiyoruz ama ticaretin razılık ilkesinden ziyade yolcunun mecburiyetine ve anlık çaresizliğine dayandığı açıktır. Sadece uçak biletleri için değil, ulaşım ve uçuş öncesi ihtiyaçlar için de yüksek bedellerin göze alınması fikri içerdiği öz itibariyle halen sorgulanmaya...