İkinin ortası bir değil...
Avazı çıktığı kadar bağırıyor: ‘Ağaç çürümüş, ağaç çürümüş!’ Onunla yarışırcasına karşılık veriyor diğeri: ‘Buraya...
Avazı çıktığı kadar bağırıyor: ‘Ağaç çürümüş, ağaç çürümüş!’ Onunla yarışırcasına karşılık veriyor diğeri: ‘Buraya gelin, burada toplanın, herkese yetecek kadar gölge var, dallar desen upuzun, yapraklar kıpır kıpır!’ ‘İnanmayın!’ diye yükseltiyor sesini ilk konuşan: ‘Zehirli bir ağaç o, görünüşüne aldanmayın!’ Bir kere keskinleşti mi hayatta çizgiler, herkes kendi kutsalının sunağına kanla bağlandı mı öz sesinden başka nidayı duymaz, doğru bildiğinden öte bir milim şaşmaz olur. Ağacın çürüklüğü kadar zehir saçıcılığının da bir kıymeti kalmaz. Gerçeklik paralaksı bir zihinsel kadüklük olarak sosyolojik tabanda hızla kökleşir ve birbirini tekrar eden davranış...