İnsanın dört halinden biri: Aşk
Aşk, köken itibariyle sarmaşığa ve bir şeye ölesiye dolanmaya, bağlanmaya karşılık gelir. İster bir kadına, ister bir erkeğe veya yüce bir varlığa olsun bu bağlanma hayattaki başka hiçbir eyleme...
Aşk, köken itibariyle sarmaşığa ve bir şeye ölesiye dolanmaya, bağlanmaya karşılık gelir. İster bir kadına, ister bir erkeğe veya yüce bir varlığa olsun bu bağlanma hayattaki başka hiçbir eyleme benzemez. Birdenbire, cihetsiz ve sarsıcıdır. Onca olumlu görüntü ve imgesine rağmen sarmaşık, sarmalanma asıl aşk adına duyurduğu imgesel güçle yıkıcılığından sıyrılır. Bir sarmaşık yüksek ve gövdeli bir ağaca, aşılmaz bir duvara nasıl pençe pençe tırmanarak yapışıp yükselirse aşk da insanı varlık denizinden hayat bahçelerine öylesine görünmez ayaklarla gezdirir. Aşka düşmek, aşkın hâli üzere bulunmak nadiren insan ömrünün duraklarına denk gelir ama asıl telkin ettiği yüksek duyuş, sağlam düşünce, yaşama ve yaşatma şevkiyle meyvelenir...