Kafka’dan Kafka’yı çıkarmak*
Okur Yazar/ Yazar Okur -2-Prag sokaklarını gezerken birden parlak metalden yapılmış bir modern heykelle karşılaşırsınız. Titanyuma benzer bir kaidenin üzerinde Kafka’nın başı farklı hallere...
Okur Yazar/ Yazar Okur -2-
Prag sokaklarını gezerken birden parlak metalden yapılmış bir modern heykelle karşılaşırsınız. Titanyuma benzer bir kaidenin üzerinde Kafka’nın başı farklı hallere bürünür. Sanki eserlerinde çizdiği karakterler kadar kendi kişiliğinin sembolleriyle doludur bu oynak düzenek. Kafka’yı daha da muğlak kılmak, modern dünyanın içinde ulaşılmaz yapmak amacı güder mi bilinmez. Modern dünya nasıl beklenmedik biçimde Şato’da olduğu gibi ‘bulmaca’ halinde yazdıklarına yansıyıp ‘labirent’lere dönüşürse, buradaki tasarım Kafka’daki sonsuz Kafkalara göz kırpma diye yorumlanabilir. Ne var ki Prag hiçbir şekilde Kafka’yı ikide bir gözünüze sokmaz. Şehrin kendisi de Kafkalaşır. Prag’ı ayrıksı kılan özgüvenidir.
Türkiye edebiyat ortamının ( veya ortamsızlığının) Turgut Uyar adına düzenlenen şiir ödülü sonrasında ortaya çıkan tuhaflıkların magazinine boğulduğu şu günlerde, Reiner Stach imzalı ‘Bu Kafka mı? 99 Keşif’ kitabının bize telkin ettiği kimi düşünceler, önümüze koyduğu kimi sorular olmalı. Çağımızda hiçbir an birbirinden kopuk değil artık. Başkasını konuşurken kendimize de bakarız. O yüzden her şeyden önce Tanzimat’tan bu yana...