Kötülüğün egemenliği ve görsellik...
Ahmet Haşim unutulmaz yazılarının birinde doğulu ve batılı dilencinin görsellik üzerinden amaçladığı etkiyi çarpıcı biçimde dile getirir. Bizdeki dilenci der Gurebâhâne-i Laklakan yazarı...
Ahmet Haşim unutulmaz yazılarının birinde doğulu ve batılı dilencinin görsellik üzerinden amaçladığı etkiyi çarpıcı biçimde dile getirir. Bizdeki dilenci der Gurebâhâne-i Laklakan yazarı özetle, çarpık duruşu, çürük dişleri, abuk çehresi, lime lime olmuş elbisesiyle insanın karşısına adeta bir olumsuzluk abidesi olarak dikilir. Kimse onun yerinde olmadığı için de çoğunlukla amacına ulaşamaz, kimse durup ona yardım etmek istemez. Batıdaki dilenciye gelince son derece temiz çehresi, şık ve temiz giyimi ve adeta aristokratçehresiyle muhatabının aklını karıştırır ve yardım etme duygusu uyandırır. Çünkü, hali vakti yerinde olan kimse kolaylıkla kendisini onun yerine koyar, onun görüntüsünde kendi muhtemel geleceğini görür. Her yorum kendi içinde özgün olduğu kadar bitmez tartışmaları ve çelişkileri de içerir muhakkak.
Her ne kadar Haşim yazıyı doğrudan görsellik üzerinden yaratmasa bile en çarpıcı özü burada barınır.
Görüntünün çağdaş bir fenomen olarak taşıdığı içerimler öylesine bir şiddet ve egemenlik dalgası yaratıyor ki artık insanın durup düşünme ve muhakeme yapma hakkını da elinden alıyor. Ancak şuur sahiplerinin sakinliği ve dikkatiyle seçilebilecek gösteri...