Morituri te Salutant...
Morituri te salutant!’. ‘Morituri te salunt!’. Roma’da gladyatörler dövüş öncesi sezarlara böyle seslenirlermiş; ‘ölecek olanlar, seni selamlar.’ İnsanın öyküsü tuhaftır. Geçmiş...
Morituri te salutant!’. ‘Morituri te salunt!’. Roma’da gladyatörler dövüş öncesi sezarlara böyle seslenirlermiş; ‘ölecek olanlar, seni selamlar.’ İnsanın öyküsü tuhaftır. Geçmiş kelimesi yerine bilerek öyküyü kullandım çünkü güç karşısında insanın kendisini fani sayıp feda etmesi varlığını hala sürdürüyor. Gerçi gladyatörler içlerinden gerçekten böyle mi hissederlerdi bilmiyoruz. Bir aslanla baş başa kalıp da ölüm kalım savaşı verecek cesaret ve gücü kalmayan çağdaş insanın bunu bilmesi de zor. Onun yerini seyirlik hissi veren daha bir ölümlülük duygusu kaplıyor ve yaşamanın sonsuz saltanatı içinde uyuşup gidiyor.
Az şey değildir aklının ve kaslarının bütün gücüyle bir aslanla savaşı göze alabilmek. Aslanlar ve kaplanlar arasında kalıp da bir zafer stratejisi güdebilmek. Ölümün damarda akan sıcaklığını duyup da gerçeğin ince buz tabakasında yürüyebilmek. Arenaları dolduranlar, avurtları şişmiş, gözleri pörtlemiş, gırtlaklarından ölüm okları fırlatadursunlar, aslanla gladyatör arasına bir oyun topu gibi sıkıştırdıkları kitleyi her halde büyük zevkle izliyordu sezarlar. Kasıklarına bahşedilen iktidar kuvveti şehvet olup en incelikli gülümsemeye dönüşüyor olmalıydı...