Piçoğlu Osman ya da türküden düşünmek…
Selda Bağcan’ın sesine teslim oluyorum ilkin. Karadeniz’in sisli zirvelerinden kademe kademe sahile beni indiriyor. Doygun yeşilliklerin arasından özenle geçirip sakin bir köşe arıyor nefeslenecek. Her ne kadar kemençe geride kalsa...
Selda Bağcan’ın sesine teslim oluyorum ilkin. Karadeniz’in sisli zirvelerinden kademe kademe sahile beni indiriyor. Doygun yeşilliklerin arasından özenle geçirip sakin bir köşe arıyor nefeslenecek. Her ne kadar kemençe geride kalsa da onun lirik ve içli nefesini daha bir duyuyorum. ‘Kemençe dut ağacından kainata üflenmiş bir fısıltı’ diyecek oluyorum, Selda Bağcan’ın sesi iki kolunu yana açarcasına ‘Atma hakkı atma pişman olursun’ diye gürlüyor. Biraz 1960 sonrasının kitle narası var bu gürleyişte. Fakat bana hiç yabancı değil bu ünleyiş. Bir yeni yıl sabahında Hopa Sahili’nde kucaklaşmıştık onunla. Kainat bir dalga görkemi kazanmış ve beni âdeta Karadeniz’in bilinmez derinliklerine çekmek istemişti. Kemençe, Kıpçakça’nın bir eski zaman gezgini gibi mırıldana mırıldana yitip gidiyordu muhayyilemde. Yayı...