Schadenfreude...*
Başkasının başına herhangi bir kötülük geldiğinde yaşanan sevinç diye açıklanıyor ‘schadenfreude’ kelimesi Almanca’da.. Anlamlandırma, insan dışındaki varlıkların...
Başkasının başına herhangi bir kötülük geldiğinde yaşanan sevinç diye açıklanıyor ‘schadenfreude’ kelimesi Almanca’da.. Anlamlandırma, insan dışındaki varlıkların başına kötü bir şey geldiğinde de aynı anlamı taşıyor mu yeterince açık değil. Hatta yaşanan sevinç açığa vurulduğunda mı yoksa dışa yansıdığında mı geçerli burası da muğlak. Ne var ki geçmişten bu yana insan denilen varlığın ‘schadenfreude’ hali hep olagelmiş. Çağımızın rekabete dayalı hayat sistemi neredeyse başkalarının başarısızlığına ve mutsuzluğuna bağlı. Eşitler arasında bile mutlak bir dengeden söz edilemez. Şansın, kaderin, fedakarlığın, müstağni olmanın değeri yoktur ‘schadenfreude’ sisteminde. Altta kalan canının çıkmasına razı olmalıdır. Alberto Manguel ile yapılmış uzun bir söyleşide karşılaştığım bu kavramın çekimine kapılmaktan alamadım kendimi. Uzun süredir masasında kaybettiği büyüteci bulmuşçasına sevindim. Üstelik demokrasi idealinin hızla ivme kaybettiği bir süreçten geçerken ‘yalan’ politikanın zırhı değil aslı olmaya evrilirken daha bir ilgilendirdi bu kelime beni. Çünkü yalan artık başkasının acısını yok saymanın meşru kılıfına bürünüyor.
Bir başkasının başına kötülük geldiğinde niye...