Söz, yazı ve susku…

Söz, yazı ve susku, kültürel ve düşünsel olanın iklimine doğar ve orada yaşamaya çalışır. Her biri tek başına ve hep birlikte eylemdir aynı zamanda. Onları yaratan sanat ve düşünce...

Söz, yazı ve susku, kültürel ve düşünsel olanın iklimine doğar ve orada yaşamaya çalışır. Her biri tek başına ve hep birlikte eylemdir aynı zamanda. Onları yaratan sanat ve düşünce insanı, yeri geldiğinde söze bağlanır, yeri geldiğinde yazıya ve yeri geldiğinde de suskuya. Bazen onu yazıya götüren sebeple konuşmaya götüren sebep aynıdır. Ontolojik gerekliliğe ve etik köke bağlı kaldıkça, söz, yazı ve susku adamı hep değer ağı örer insan ve toplum için. Burada ayırıcı nokta, onun kendisine biçilen bir rol ve görev ile hareket etmediğidir. Vazife, ontolojik bir zorunluluk olarak keşfedilir. İklimin yazmaya ve konuşmaya imkan verdiği yerde ise karşılıklı verim kanunu işler. Bu işleyişten özgün kültür ve düşünce dünyası doğar. *** Ne var ki söz de yazı ve susku da bazen işlevsizleşir.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Trenle yolculuk eden adam... 19 Kasım 2024 | 86 Okunma Sezai Karakoç aralıkları… 16 Kasım 2024 | 63 Okunma İş esasa gelip dayandığında… 12 Kasım 2024 | 30 Okunma Sandalye ve ceket ya da…Kalk gidelim… 09 Kasım 2024 | 44 Okunma ‘Şiir yardım edecek kadar güçlü müdür?’ 05 Kasım 2024 | 42 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar