Sürekli kazananların yoksulluğu üstüne...
Bırak üstünde birkaç diken kalsın, temizleme. Zaten kimsenin eliyle oradan tutacak hali yok’ diyor adam çiçekçiye. Meraklı kaşları yukarıda, tombul ve yumuk eliyle tuttuğu bıçağı tezgaha...
Bırak üstünde birkaç diken kalsın, temizleme. Zaten kimsenin eliyle oradan tutacak hali yok’ diyor adam çiçekçiye. Meraklı kaşları yukarıda, tombul ve yumuk eliyle tuttuğu bıçağı tezgaha bırakan çiçekçi ‘dokuz mu on dokuz mu?’ olacaktı diye soruyor. ‘On dokuz olsun ama dikkat edelim pörsümüş, yaprağı ucundan kararmış, şevki çekilmiş olmasın aralarında, ok gibi dizilsinler yan yana’ diye teyit ediyor adam. Çiçekçi bir şey soracakmış gibi ağzını hafif ayırıyor sonra da vazgeçiyor. ‘ Durun şu mat jelatini kullanayım onların arasında beyaz daha çapkın durur’ diyor. Aslında çapkın değil güzel geçiyor ilkin zihninden fakat az önce sormak istediği şeyi tuhaf bir çeviklikle bu kelimenin karşıladığını fark ediyor. Pekala on dokuz değil de dokuz olsa daha...